DARBE!

Merhaba Sevgili Mezunlar,

Gündemi bol ülkemde, normal bir yazı yazmak nasip olmadı. Bir İskandinav ülkesinin ömrü boyunca göreceği “action”ı biz bir aya, hatta bir haftaya sığdırdığımız için daha ne olabilir ki derken, yok artık daha neleri söyleyebildiğimiz bir ülkede yaşıyoruz. Mevcut gündeme kayıtsız kalmak, daha yumuşak konu başlıklarından bahsetmek ne mümkün…

Temmuz ayının başında bu yazının büyük bir bölümünü istifa eden saygıdeğer rektörümüze ayıracağımı düşünüyordum. Gördüğüm ve çalıştığım en nazik ve en idealist akademisyendir. Yaşanan gelişmeler neticesinde gelinen nokta ve hocamızın uğradığı haksız zulüm karşısında üzüntülerimi paylaşmak isterim. Beş yıllık stratejik plan kapsamında üzerinde çalıştığı projeleri hayata geçirebilmesini, üniversitemizin geleceği adına canı gönülden ümit ediyorum.
15 Temmuz akşamı İzmir Kordon’da Bilgi Mezunları ile bir araya gelip, eskileri anarken telefonlarımız çalışmaya başladı. İletişim kaynaklarının çeşitliliği ve akıllı telefon teknolojisinin geldiği nokta sayesinde birden çok mecradan bilgi akışı başladı. Mekanlarda bulunan televizyon ekranlarında açılan haberlerde de anormal bir hareketliliğin olduğu anlaşılıyordu. Köprüyü tutan jandarmayı görünce, IŞİD mi PKK mı derken bunun bir darbe girişimi olduğu anlaşıldı. Bunun anlaşılması ile Kordon’un boşalması çok zaman almadı. Herkes evine televizyon başına gitti. Gece yarısının ilerleyen saatlerine kadar neler olduğunu anlamak pek mümkün olmadı.
Fox TV’ de Meclis’in kendi F16’larımız tarafından vurulma anlarının görüntüleri ve kendi helikopterlerimizin halkın üzerine açtığı ateşi canlı yayında seyrederken kanımız dondu. Bunun bir şaka olmadığını ve kalkışanların ne kadar gözünün döndüğünü belli ediyordu. Kendi çocukluğumun geçtiği Bursa’daki, Işıklar Askeri Lisesi’nin 1990’lı yılların başındaki giriş sınavlarına kadar uzanan, 30 yıl sabırla hazırlanılan, devletin ve ordunun tüm kadrolarına sızmış, bu vatan hainlerinin kalkıştığı oyun, Aziz Türk milletinin canı pahasına kendini tankların önüne atması ve Türk Silahlı Kuvvetleri’ndeki haysiyetli kumandan ve askerlerin direnişi sayesinde durduruldu. Memleket çok büyük bir badireyi atlattı.
Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün din ve devlet işlerini birbirinden ayırmasının önemini, laikliğin bu ülkenin olmazsa olmaz bir yapı taşı olduğunu bir kez daha gördük. Tarikatların ve dini siyasete alet edenlerin bu milleti nasıl bir karanlığa sürüklediğini bir kez daha anladık.
Bundan böyle devletin ve ordunun ilgili konumlarına, yandaşlık ve paydaşlığa göre değil de, kapasite ve hakkaniyet ölçülerinde atamalar yapılırsa; belki bir daha böyle hücre yapılanmaları ile karşılaşmayız. Ortasından ikiye bölünmüş, acılarda ve sevinçlerde dahi bir araya gelemeyen milletimin, darbe karşısında birleşmesinin, siyasi emellere heba edilmemesini ve demokrasinin daha da güçlendirmesini ümit ediyorum.
Darbe direnişinde şehit olanlara Allah’tan rahmet, milletime baş sağlığı diliyorum…

Saygılarımla,

Doğuşcan Oto
İstanbul Bilgi Üniversitesi
Mezunlar Derneği Başkanı

Powered by Openmedia