Edebiyattan müziğe kesin dönüş!

Mert Fehmi Alatan ile bu röportajı yapabilmek için kendisinin Fildişi Sahili’ndeki Abi Reggae Festivali’nden dönmesini bekledik. İyi ki bekledik çünkü Alatan hem çok güzel fotoğraflar getirdi hem de son derece ilginç olan grubun festival hikayelerini paylaştı. 

Başarılı trompetçi Alatan ile Afrika konseri dönüşü Nayah’ta buluştuk. Tabii ki müziği tabii ki Sattas’ı konuştuk.

 

Ankara’dan BİLGİ’ye, nasıl oldu bu?

Bilkent’te İngiliz dili ve edebiyatı okurken karar verdim müzik okumaya. Orası boğuyordu beni. Kardeşim Onur BİLGİ’ye girmek istedi, davulcudur, o sene ben de okulu bıraktım ve “Ben de BİLGİ’ye gireceğim” dedim. 1 sene trompet dersi aldım Şenol Ülker’den o bir yılın sonunda da sınava girdim ve burslu kabul edildim. İkimiz de girdik o sene. 2005’te de mezun oldum.

Beklentileriniz karşılandı mı? Neydi BİLGİ farkı sizce?

Bizim okuduğumuz on senelik periyot çok şanslı bir dönemdi. Çok iyi müzisyenlerle, çok iyi hocalarla çalıştım ve bölümdeki arkadaşlarım sebebiyle de kendimi çok şanslı sayarım. Aynı kafadaki insanların hoca ve öğrenci olarak bir arada olması çok güzeldi bir kere. Ben okula girdiğimde bir senelik trompetçiydim ama orada bakılan şey yaklaşım, senin kafanı görüyorlar. Çok iyi enstrüman çaldığı halde kafası orada olmayanları almadıklarını biliyorum. Okulun tercihi sadece iyi enstrüman çalan insanlar değil, kaygısı müzik olan insanlardı. İnsanın içini görebilen hocalar vardı orada. Keşke kapatılmasaydı. O dönemden çıkan müzisyenlerin yüzde 90’ı bugün müzik piyasasında çok aktif bir şekilde çalışıyor hem müziğe hem de birbirlerine katkıda bulunuyorlar, beraber çalıyorlar. O arkadaşlık bir şekilde devam ediyor hala güzel olan o zaten. Oradaki eğitimin dışında o insanları tanımak, o bağlantıları oluşturmak çok önemliydi bence.

 

Profesyonel anlamda neler yaptınız, kimlere çalıştınız?

Birlikte çalıştığım tanınmış birkaç isimden bahsedeyim, Elif Çağlar, Ceylan Ertem, Onur Uzunismail. Şu sıralar Sattas ve Su Soley’le çalışıyorum. Şimdi Sattas yoğun olarak devam ediyor. Bunun dışında Açı Okulları’nda ders veriyorum, haftanın iki günü. Özgür Kankaynar da orada eğitimci bu arada, o benim çocukluk arkadaşım zaten. Bursalıyız biz, beni müziğe başlamaya iten adamlardan biridir Özgür. Onların trash metal grupları vardı, o benden dört-beş yaş büyüktür, onlar garajda çalarken biz de gidip dinlerdik bisikletlerle. Sonra arkadaş olduk, meslektaş olduk… hala da beraberiz.

 

Sattas’la devam edelim, Türkiye’nin en çok tanınan reggae grubu, gayet iyi gidiyor, neler yapıyorsunuz?

Geziyoruz. Afrika konserimiz vardı en son, oradan yeni geldik. Geçen sene çok büyük uluslararası festivallerde çaldık; Montreal Caz Festivali, ondan bir sene önce Ruhr Reggae Summer Jam’de çaldık, çok büyük bir festivaldi o da. Rototom Sunsplash, Sziget gibi festivallere katıldık. Yalnız en son gittiğimiz Fildişi Sahili inanılmaz bir tecrübeydi. Oraya davet edilme hikayemiz çok ilginç onu paylaşayım. Oranın Savunma Bakanı Moussa Dosso, devletin ikinci adamı, bir reggae fanatiği, evi plak,CD dolu. Bir gün bizim oradaki Türk konsolosunu çağırıyor “sizde bir grup var Sattas diye, ben onları buraya getirmek istiyorum” diyor, Evren Güner o zaman tanımıyor bizi, Dosso şaşırıyor raftan çıkarıyor ve bizim CD’yi dinletiyor Evren’e. Böylelikle davet edildik. 8 Nisan’da Abi Reggae Festivali’nde sahne aldık. Bu sene üçüncüsü düzenlenen uluslararası bir festival. Bizi çok güzel ağırladılar. Çok güzel geçti. Değişik bir tecrübe oldu, mutlu olduk. Sattas’la devam ediyoruz. Bir ay önce bir EP çıktı, şimdi yeni EP’nin kayıtları devam ediyor, sonra bir EP daha ve yaz sonu gibi albüm geliyor. Festivaller falan devam ediyor.

Sattas’a tepkiler nasıl?

Büyüyor. Hem dinleyici olarak hem de yeni çıkan gruplarla… Hepsi arkadaşlarımız zaten. Festivaller yaygınlaşmaya başladı. Reggae dediğimiz başlı başına bir kültür aslında, içinde çok fazla şey var. Sound system durumunu tanıtmak istiyoruz. Bu iş yapan çok az insan var, işi iyi bilen insanlarla bu kültürü tanıtmak istiyoruz. Reggae mekanları yaygınlaşıyor, bu mutluluk verici, mesela burası, Nayah bizim için çok özel mekanlardan biridir, şimdi Kadıköy’de.

 

Müzik sektörüne dair ne söylemek istersiniz?

Teknolojinin gelişmesiyle beraber müzisyenler olumlu etkilendi müziğin üretimi açısından. Artık herkes evinde tek başına bir albüm piyasaya sürebilecek durumda. Bununla beraber müziğin tüketimi de kolaylaştı. Bilgisayardan dinliyoruz, ben kendimi de katarak söylüyorum bunu, suçlamak adına değil, süreç böyle gelişti. Biz de uygun olan yerlere bir şekilde yerleşiyoruz. Şikayet etmek anlamsız. Çünkü bu müdahale edilecek bir durum değil, bu şekilde evriliyor. Buna ayak uydurmamız gerekiyor. Bir şekilde yolumuzu bulacağız diye düşünüyorum.

 

Yakın gelecekte yeni planlar neler?

Şu an için Sattas çok yoğun. Biraz daha farklı şeyler denemek istiyoruz. Madem bu yolun öncüsü olduğumuz gibi bir durum var, bu konumu hak etmek lazım. O yüzden biz de yeni şeyler üretmek istiyoruz. Ayrıca benim bir elektronik müzik projem var, ama zaman bulamıyorum. İlk fırsatta kayıtlarını yapıp çıkarmak istiyorum, çok birikti çünkü.

 

Son olarak BİLGİ deyince aklınıza gelir?

Butch Morris ve İmer Demirer’le çalışmak benim için çok büyük bir şanstı. Onları tanımak, birlikte çalışmak herhalde benim okulla alakalı başıma gelen en güzel şeydi diyebilirim.

Powered by Openmedia