El yapımı kağıt sanatı ile uğraşan Kutse Akın, İstanbul Bilgi Üniversitesi Kültür Yönetimi mezunu. Bir yıl önce açtığı atölyesi, Tuvapaper ile atık kağıtlardan yararlanarak duvar tabakları, süs eşyaları yapıyor.
2010 yılında İstanbul Bilgi Üniversitesi Kültür Yönetimi Yüksek Lisans programına başlayan Kutse Akın, 2013 yılında mezun oldu. Kariyerine kültür-sanat projeleri yürüterek devam ediyor. Aynı zamanda editörlük ve çevirmenlik de yapıyor. Geceleri ve boş zamanlarında da Tuvapaper ile ilgileniyor. TuvaPaper’in hikayesini kendisinden dinleyelim.
Tuvapaper projesi nasıl ortaya çıktı?
Yaklaşık bir yıldır bu girişimin içerisindeyim. Kafamı dağıtmak için giriştiğim bir işti, ancak giderek daha ciddi bir hal aldı ve evimin büyük bir kısmını atölyeye çevirdim. Bu aralar artık yeni bir atölye kurma aşamasındayım. Çoğunlukla el yapımı kağıt üzerine odaklanıyorum. Odaklanmak istiyorum ama papermache ürünler dekoratif anlamda Türk tüketicilerine daha uygun. Ayrıca el yapımı kağıttan ve kullanıma hazır kağıtlardan el yapımı defterler üretiyorum. Şimdilerde blockprintle baskı teknikleri üzerinde de çalışıyorum. Özetle kağıtla bağlantılı her alanda, yeteneklerim ve imkanlarım ölçüsünde üretim yapmaya çalışıyorum.
Nelerden ilham alıyorsunuz? Tasarım fikri nasıl oluşuyor?
Benim için tasarım üretim aşamasında gerçekleşiyor. Biraz süreçle ilgili bir tarafı var. Önce yola çıkıyoruz, sonra süreç içerisinde malzeme yol gösteriyor ve ne üreteceğimize karar veriyoruz.
Üretim sürecinizden bahsedebilir misiniz?
El yapımı kağıdı üretirken öncelikle atık kağıt olarak adlandırdığımız ofis kağıdı ve karton, ya da gazete, dergi, saman kağıt gibi kalitesi çok düşük olmayan diğer kağıtları suda iyice eritip hamur haline getiriyorum. Sonra bir tekne içerisinde belli ölçüde kağıt hamuru ve suyu birleştiriyorum. Fiberler suyun içerisinde yüzer hale geliyorlar. Bu arada yazıya, kaleme, daktiloya blockprinte, sulu boyaya vs. uygun olması, kısacası kullanılabilmesi için içine özel bir takım katkı maddeleri ekliyorum. Bunlar da çoğunlukla organik malzemeler, mesela şap, nişasta ya da tutkal gibi. Yine el yapımı özel çerçevelerle kağıtları eleğe alıyorum. Ardından kurutma ve press işlemleri geliyor. Papermache’de de atık kağıtlardan yararlanıyorum. Bunlar gazete kağıdı ve yumurta kartonu gibi ikinci sınıf kağıtlar olmak zorunda. Fiberleri kısa olduğu için daha çabuk şekil alıyor. İçine özel bir nişasta yapıştırıcısı hazırlıyorum. Bu yapıştırıcı sayesinde kağıt epey sertleşiyor. Tamamen kuruduktan sonra da mevsime göre bu bazen 4-5 gün, bazen de 15 günü buluyor, astarı çekiliyor. Sonraki aşamalar da desenleme ve koruyucu uygulamaları.
Hedefleriniz neler? Uzun vadede neler yapmak istiyorsunuz?
Türkiye’de el yapımı kağıtla uğraşan insan sayısı iki elin parmaklarını geçmeyecek kadar az. Atık kumaştan, dut ağacının dallarına kadar çeşitli fiberleri kullanarak çok geniş bir ürün yelpazesine ulaşmak mümkün. Önümüzdeki dönemde diğer fiberlerden de yararlanarak daha büyük ölçekli bir üretim gerçekleştirme niyetindeyim. Bu işle ilgili tek hedefim baştan sona kendi yaptığım kağıtlardan oluşan ve eski matbaa makinesiyle (letterpress) harflerini tek tek dizdiğim sınırlı sayıda bir kitap basmak. Bir de kesinlikle çocuklar için atölyeler düzenlemek istiyorum. En büyük hedefim çocuklarla ilgili işler yapmak.