“ ‘Sen okulun ortağı mısın?’ diyorlar”

‘BİLGİ Çalışanları’ serimize Öğrenci Destek Merkezi Direktörü Burak Mutçalıoğlu ile devam ediyoruz. 1994 yılında İşletme Bölümü öğrencisi olarak Baltalimanı Kampüsü’nde okumaya gelen Burak, 21 yıldır BİLGİ’li. Önce İşletme daha sonra da Sahne ve Gösteri Sanatları Yönetimi Bölümü’nü bitirdi.

Halkla İlişkiler ve Kurumsal İletişim Yüksek Lisans Programı’nı 39 yaşında tamamladı. Öğrencilere yeri geldiğinde ağabeylik yeri geldiğinde hocalık yapan Burak ile BİLGİ’yi ve BİLGİ’li olmayı konuştuk.

BİLGİ’de çalışmaya nasıl başladınız?

BİLGİ ile tanışmam 1994 yılının Ağustos ayında oldu. Sıcak bir yaz günü Bilkent’te, daha doğrusu deniz olmayan bir şehirde yaşayamayacağımı anlayıp, koşarak Baltalimanı Kampüsü’ne kayda geldim.

İşe giriş hikayem de enteresandır. İlk öğrencilerinden olmam nedeniyle neredeyse herkesi tanıyordum. Okuldan çıkış işlemlerimi yapmaya geldiğim yine bir Ağustos günü benden daha önce işe alınan arkadaşlarım Kerim ve Necmettin’in teklifi üzerine tereddüt etmeden iş teklifini kabul ettim. Hiç aklımda yoktu. İyi ki de kabul etmişim ve bu ailenin bir parçası olmuşum.

Şimdiye kadar hangi görevlerde çalıştınız?

İşe, Öğrenci Hizmetleri Koordinatörlüğü’nde Uzman olarak başladım. Daha sonra Dolapdere Kampüs Sorumlusu oldum. 3 yıl sonra Kuştepe’ye Öğrenci Hizmetleri Koordinatörü olarak geri döndüm. O günden bugüne içinde ‘öğrenci’ geçen tüm birimlerde çalıştım. Bugün, Öğrenci Destek Merkezi Direktörü olarak, birbirinden kıymetli arkadaşlarım ile öğrencilerin hayatını kolaylaştırmaya devam ediyoruz.

Neler yapıyorsunuz Öğrenci Destek Birimi’nde?

Öğrenci Destek Merkezi, öğrencilerimizin sosyal ve kişisel gelişimlerine yön vermelerine yardım eden, akademik hayatları dışında bir dünya olduğunu, her şeyin derslerden ibaret olmadığını anlatan ve yaşamlarına değer katan bir birim. İçinde sporu, kulüpleri, bursları, engelsiz bilgi birimini, yurtları ve en önemlisi Öğrenci Konseyi’ni barındıran çok renkli bir ofis. Yeri geldiğinde hocaları yeri geldiğinde ağabeyleri/ablaları olduğumuz bir ortam. Yıl içinde binlerce öğrencinin uğradığı ayaküstü bir birimiz biz. santralistanbul Kampüsü’nde ÇSM binası içindeki ofislerimizden kısa bir süre sonra yeni mekanımıza taşınacağız. Resimlerde gördüğünüz gibi bağımsız bir binada konsey ve kulüpler ile bir arada olacağız. Öğrencilere kapısı daima açık olan, adı gibi bir “Öğrenci Merkezi” olacağız. Sosyal sorumluk projeleri yapan, çevresine duyarlı, ders çalıştığı kadar eğlenmesini de bilen öğrencilerimizle beraber, çok daha güzel ve ses getiren projelere imza atacağız bu seneden itibaren. Sadece birkaç üniversiteye nasip olan deniz kıyısı bir kampüsümüz var ve onu Kayıkhane ile taçlandırdık. Öğrenci kulüplerimizin aktivite yapabilmesi için sadece kulüplere tahsisli bir Etkinlik Çadırı yaptırdık. Engelli öğrencilerimiz için tüm kampüsü kaplayan bir “Engelsiz Yol” ağı inşa ettirdik. Bunun gibi büyük projelerimiz sırada bekliyor. Öğrencilerimiz ile beraber üretip hayata geçireceğiz.

Sizin eğitiminiz nedir? BİLGİ’de ilginizi çeken eğitimlere girebiliyor musunuz hiç? Böyle bir imkanınız oluyor mu?

Ben BİLGİ’de ayrı zamanlarda iki lisans bölümü bitirdim. İşletme ve daha sonra Sahne ve Gösteri Sanatları Yönetimi. Neden iki kere lisans okuduğum kısmı uzun hikaye ama çok memnunum bu kararımdan. Aralarda katıldığım sertifika programlarından en ilginci 8 hafta boyunca büyük bir hevesle geldiğim ‘İtalyan tarzı yaşam biçimi’ sertifika programıdır.

İki sene önce yakın bir çalışma arkadaşımla şaka ile karışık başlayan bir iddia üzerine başladığım ‘Halkla İlişkiler ve Kurumsal İletişim Yüksek Lisans Programı’nı 39 yaşımda bitirmek kısmet oldu. BİLGİ’nin en büyük farklarından biridir kişisel gelişime verdiği destek. Çalışanlarına ve ailelerine bu desteğini ilk kurulduğu günden bu yana vermeye devam etmiş örnek kurumlardandır.

BİLGİ’nin her anına tanık olanlardansınız siz de…

BİLGİ, kurulduğu günden bugüne kadar zamanının çok ilerisinde bir üniversite oldu. Bulunduğu ortama uyum sağlayan, çevresine destek olan ve geliştiren, yapısını koruyabilen nadir kurumlardan. En önemli değişiklik öğrenci nüfusunda. 600 kişi başladığım üniversite bugün 20 binin üzerinde kayıtlı öğrencisi olan büyük bir aile. Örnek gösterilen akademik kadrolara ve sosyal ortamına kavuştu. Sosyal Bilimler ile yola çıkmışken bugün ilk mühendis mezunlarını veren bir üniversite oldu. Yeni disiplinler, üniversiteye heyecan, renk ve dinamizm kattı.

“ ‘BİLGİ98’ grubunun üyesiyim”

Öğrencilik zamanlarınızı anlatsanız bize. O dönemleri merak ediyoruz :)

Ben ilk öğrencilerinden biriyim BİLGİ’nin. Birinci sınıfa Maslak binasında başlayan şanslı azınlıklardanım. Liseden bile daha küçük bir ortamda… O dönemde kurulan dostlukların hala devam ettiği ‘BİLGİ98’ isimli grubun üyesiyim. Benim dönemimden tüm arkadaşlarımın da bana hak vereceği, en unutulmayacak tecrübe ikinci sınıfa geçtiğimizde Baltalimanı’nda bulunan köşkte bir yıl geçirmemizdir. Bizden sonra kimseye kısmet olmayan bu akademik ortam bizlerin unutulmazıdır. Ve tabii ki tüm zamanların en muhteşem hocalarından ders alma ayrıcalığı… Yeni kurulan ve diğerlerinden çok farklı olan bir üniversitede bunları yaşama fırsatım olduğu için kendimi çok ayrıcalıklı hissediyorum. Bizden sonra bir daha böyle bir ortam olmadı.

“Köşkte parti düzenlerdik”

Baltalimanı başlı başına ilginç ve komik anılarla doludur. Cuma akşamları köşkte parti düzenlerdik. Mevcut iki sınıftan bir tanesi ses izolasyonu sağlamak amacıyla yumurta kolileri ile kaplıydı. Yazı tahtasının arkasındaki perdeyi araladığınızda tel kafesin içindeki Dj setini, sınıfın en arkasındaki perdeyi araladığınızda da buzdolaplarını görebilirdiniz. Bizler için bir süre sonra normal hale gelen bu görüntü dışarıdan gelen arkadaşlarımızda şaşkınlıkla birlikte heyecan yaratırdı. Asaf Savaş Akat ve Halit Kakınç gibi hocalarımızın da canlı performans sergilediği bu partiler öğrenci akademisyen kaynaşmalarını unutulmaz hale getirmiştir. Bahar aylarında bazı dersleri bahçede yapardık. Özellikle Japonca dersinde, yüksek sesle hocamızı tekrar etmemiz mahalledeki komşularımızın telaşlanmasına yol açmıştır. Hemen önümüzde kurulan semt pazarından alınan malzemelerle istediğimiz zaman yemek yapabildiğimiz ev mutfağından bozma kantininde, herkesin kendi bardağının olduğu bir kampüs kaç üniversite öğrencisine kısmet olmuştur?

Öğrencilerle, hocalarla aranız nasıl? İş dışında da görüşür müsünüz?

Kuruluşundan bu yana içinde olmamın getirdiği avantaj ile hem öğrencilerle hem de idari ve akademik kadro ile aram gayet iyi. Masanın her iki tarafında oturmam nedeniyle öğrencilerin ne isteyeceğini, yönetim olarak ne verebileceğimizin farkındayım. Bu dengeyi tutturmak çok önemli. Yeri geliyor Burak ağabeyleri, yeri geliyor hocaları oluyorsunuz. Akademik ortamda herkes birbirine ‘hocam’ dediği için bir süre sonra bunu yadırgamıyorsunuz :)

114 öğrenci kulübü, yılda 300 üzeri etkinlik, binlerce burs ve yurt başvurusunun yapıldığı aktif bölümde çalışıyorum. İşim hem öğrenciler hem de yönetimle. Bu nedenle bir sıkıntım olduğunda kime gideceğimi, birileri de sıkıntısı olduğunda bana rahatlıkla gelebileceğini bilirler. Okul içinde sıklıkla yaptığımız sosyalleşme aktiviteleri bu samimi ortamın korunmasına yardımcı olur.

“Kuruculara güvenen ilk öğrencilerdenim”

BİLGİ sizin için ne ifade ediyor? Hiç bilmeyen birine anlatırken nasıl anlatıyorsunuz BİLGİ’yi?

Öğrencilik yıllarımda da, çalışmaya başladıktan sonra da üniversitemi anlatırken hep bana takılırdı eşim dostum, ‘Sen okulun ortağı mısın?’ diye… Evet, kendimi kurucusu gibi hissettim hep. Kurucuları vardı elbette ama kuruculara güvenen ilk öğrencileri olmadan ne anlamı olurdu ki? Dile kolay 1994-2015 arasında 21 yılım geçmiş BİLGİ’de. Yarı yaşımdan daha fazlası. Beraber büyüdük, olgunlaştık BİLGİ ile. Eşimi de burada buldum. Benim için gerçekten bir iş yerinden çok daha fazlasını ifade ediyor. Genç insanlarla beraber çalışmak, zihnen genç kalmanızı sağlıyor. ‘20 yıldır değişmemişsin’ diyen çok arkadaşım ve öğrencim var. Telleri incelen saçlarım ve Türk kaslarım hariç ben aynıyım :)

BİLGİ’deki gelecek hedefiniz ne? Buradan emekli olmak istiyor musunuz?

Çok bir şey kalmadı hani şunun şurasında. İşletme derslerinde okuturdu Yrd. Doç. Dr. Metehan Sekban hocam, Japonya’daki “Life time workers” kavramını. Şimdi nasıl bir duygu olduğunu anlıyorum. Öğrencilikle beraber 21 yıl. Askerlik dışında hiç ara vermedim. Oğlum 4,5 yaşında. Hedefim onu da BİLGİ’li yapıp buradan öyle emekli olmak ve Mütevelli Heyeti’ne kabul edilmek. Çok değil 14 sene sonra üniversite çağına girecek. Kendisi de burada olmak isterse çok sevinirim. Birlikte BİLGİ tarihine geçeriz sanırım.

Röportaj: Pınar Karahan

Powered by Openmedia