BİLGİ’Lİ BAŞKAN DODO

İstanbul Bilgi Üniversitesi Mezunlar Derneği Başkanı Doğuşcan Oto, “BİLGİ network” denince akla gelen ilk isimlerden. E, durum bu olunca da işletme-ekonomi mezunu Doğuşcan Oto’nun -namıdiğer Dodo’nun- İK alanında söz sahibi BİLGİ’lerden oluşu zaten beklenen bir gerçek olarak karşımıza çıkıyor. 

Mezunların sevilen başkanı Dodo, aynı zamanda kendi kurduğu şirketi Talent Army ile çalışmalarına devam ediyor. Kariyer sürecini ve tecrübelerini sorduk, içtenlikle yanıtladı.

İstanbul Bilgi Üniversitesi’nin hangi bölümünden mezunsunuz?

İşletme – Ekonomi Bölümü’nden mezun oldum. Gene BİLGİ’de İnsan Kaynakları Yönetimi Yüksek Lisans’ına kabul edildim. Şubat’ta kısmetse yüksek lisansa başlayacağım.

Neden BİLGİ’yi tercih etmiştiniz? Beklentileriniz nelerdi?

Bursa’dan çok kalabalık bir arkadaş grubu ile BİLGİ’yi tercih etmiştik. Akademik kadrosu sebebiyle seçmiştik. İlk başladığımda pek bir beklentim yoktu. Ailemden uzakta kendimi ve sınırlarımı keşfettiğim muhteşem bir dönemdi.

İstanbul Bilgi Üniversitesi’nin size en büyük katkısı ne oldu?

Ben hayatımı BİLGİ’den önce ve sonra diye ikiye ayırıyorum. Sosyal geçen öğrencilik yıllarımın, iletişim becerilerime çok büyük katkısı oldu. Öğrenci Kulüpleri ve Öğrenci Birliği sayesinde, çok büyük bir çevre ve deneyim edindim.  Bu edindiğim deneyim hala bugün iş hayatıma ışık tutmaya devam ediyor.

BİLGİ’li olmanın ayrıcalığını hangi alanlarda hissettiniz?

Mezunlar Derneği Başkanı olarak da rahatlıkla söyleyebilirim ki; BİLGİ Mezunlarının sosyal iletişim becerileri standardın üstünden oluyor hep. İşim gereği de bütün üniversitelere gidip geldiğim için bunun çok faydasını gördüm. Özellikle Ankara’daki üniversitelerde sıfırdan bir network kurmam gerektiğinde BİLGİ deneyimim hayatımı çok kolaylaştırdı.

Sizce BİLGİ’li olmak ne demek?

BİLGİ’li olmak sürüden ayrılmak demek. Herkesin düşündüğünü ya da yapmanı beklediğini değil de, kendi doğrularının peşinden gitmek demek. Yenilik demek, özgürlük demek ve her şeyden önce yanlış gördüğün şeyleri sadece eleştirmek değil, düzeltmeye de çalışmak demek. En azından bizim BİLGİ’miz buydu.

Okul günlerinden unutamadığınız bir anınız var mı?

Okul günlerimdeki unutamadığım anılarım için ayrı bir sayı yapmamız lazım. 7 senede mezun olduğum için çok fazla anı biriktirdim. Hayatımın en güzel yıllarıydı. Birbirinden değerli yüzlerce anım var. İkinci sınıf öğrencisiyken; öğrenci birliği seçimlerinde, yönetimde olan öğrenci birliği grubunun, plansız bir şekilde sorumluluğunu omuzlarımda bulmam ve o tecrübesiz halimizle, bizden çok daha tecrübelilere karşı öğrenci birliği seçimlerini kazanmamız, biz mezun olana kadar devam edecek bir öğrenci birliği hanedanlığı başlatmamız, kazandığımız zamanki mutluluğumuz, yüzlerce unutulmaz anım arasında en unutamadıklarımdandır.

Mezuniyetten profesyonel hayata geçiş sürecinizden kısaca bahseder misiniz? Neler yaşadınız? Neden İK tercih ettiniz?

Aslında ben İK’yı değil İK beni tercih etti diyebilirim. Cumartesi kep atıp, pazartesi GNC Holding bünyesinde işe başladığım için çok da bilinçli bir kariyer planlamasından bahsedemem. 2007 yılından 2012 yılına kadar çeşitli firmalarda satış temsilcilikleri ve satış yöneticilikleri yaptım. Bütün kariyerin satış üzerine gelişiyor gibiydi o kadar ki Bilgim Academy bünyesinde satış eğitimleri dahi vermeye başlamıştım. 2012 yılında mezunlar derneği başkanı seçilince Bilgim Academy’nin de yönetimini devralmış bulundum. Academy’i düze çıkardıktan sonra, aslında Eğitim sektöründen çok keyif almadığımı hissediyordum. Şaşalı geçen öğrencilik yıllarımın da etkisi ile içimdeki kampüs özlemimi gideremiyordum. Mezunlar Derneği Başkanı olarak hem yeni mezunlarımız hem de öğrenciler ile girdiğim etkileşimler, tespit ettiğimiz ve deneyimlediğimiz sorunlar bizi bir takım çözüm arayışlarına itti. Dışarıdan bakıldığında verimsiz bir yeni mezun işe alım süreci gözlemliyorduk. Bu bağlamda bir yaklaşım geliştirdim. Bu yaklaşımın temelinde ise BİLGİ’de geliştirdiğimiz sosyal iletişim becerilerimiz vardı. Bu yaklaşımı belirli bir modele oturtup, fikirlerimizi yakın çevremiz ile paylaşmaya başladık. Bunlardan biri de şu an PwC ‘de Kıdemli Müdür olan, üniversitedeki ev yancısı olduğum (kirayı onlar veriyor, ben onların evinden çıkmıyor, kanepede yaşıyordum) N. Barış Doğan ile de paylaştım. BJK Plaza’da yaptığımız beşe yakın seansta fikirlerimi daha da geliştirmeye çalıştık. Daha sonra gene kendisinin referansı ile PwC ile İK yönetici ve ekibi ile toplantı yaptım. Toplantı sonrasında yaşanan gelişmelerle, kendimi PwC İK da, yeni mezun işe alım sürecinde Subject Matter Expert olarak üniversite ilişkilerinden sorumlu olarak buldum kendimi. Böylece İnsan Kaynakları Dünyasına adım atmış oldum. Geliştirdiğim fikirlerin yeni popülerleşen İK pazarlaması ve İşveren Markası konseptlerine çok uyum sağladığını fark ettim. PwC ye dışarıdan verdiğim danışmanlık hizmeti sayesinde fikirlerimi uygulama şansı buldum. Ocak 2016 dan beri de bilgi birikimimi Talent Army markası altında dünyanın hizmetine sunuyorum.

Siz, işe alım sürecinizde İK görüşmesi yaptınız mı? Nasıl geçti, neler hissettiniz?

Dünyadaki işe alımlarım %63 referansla oluyor. Ben de bilindik bir networker olduğum için genellikle network’üm üzerinden ilerledim. Kariyerimde standart İK görüşmeleri üzerinden ilerlediğim bir ya da ikidir.

Üniversitedeki favori mekanınız? Kuştepe B07 Öğrenci Birliği Odası

Favori hocanız? Prof. Dr. Cem Başlevent

Bugünlerde en son okuduğunuz kitap? HBR’s İnsan Yönetimi

En son izlediğiniz film? James Bond – Spectre

En son gittiğiniz şehir? Bursa

 

Powered by Openmedia