İletişim eğitimine yeni bir soluk ve dinamizm getiren BİLGİ İletişim Fakültesi’nden bugüne kadar dört bine yakın öğrenci mezun oldu. Halen iki binden fazla öğrencisi olan fakültenin yakında başvurusunu yapacağı, oyun tasarımı ve geliştirme lisans programı alanındaki açığı kapatacak.
İstanbul Bilgi Üniversitesi İletişim Fakültesi, iletişimin, sosyal hayatın her alanına nüfuz ettiği, ancak henüz “insanlığın bir başarısı” olarak adlandırılamayacağı bir dünyada, bireylerin, “anlamın kontrolünü ele almalarını” sağlayacak ve onun tarafından kontrol edilmelerini önleyecek bir eğitim vermek için çaba harcıyor. Düşüncenin yalnızca sözcüklerle değil, görüntüler ve seslerle de ifade edilebileceği anlayışının yanı sıra eleştirel düşünce alışkanlığını geliştirmeye büyük önem veren İletişim Fakültesi, küresel ve yerel olan her şey, mümkün olan her biçimde iç içe geçerken, müfredatın bir süreç olduğunun ve hem ulusal hem de uluslararası özellikler göstermesinin öneminin bilincinde.
İletişim eğitimine yeni bir soluk ve dinamizm getirmek istediklerini söyleyen İstanbul Bilgi Üniversitesi İletişim Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Halil Nalçaoğlu, bunun için Fakülte’de “Yeni Nesil İletişim Eğitimi” adı altında bir program başlattıklarını dile getiriyor. Prof. Nalçaoğlu, aslında uzun bir alt yapı çalışması olan bu programla ilgili şunları söylüyor: “Bu çalışmanın özünde ‘yaparak öğrenme’ fikri var. Bu amaçla mevcut derslerimizi gerçek üretim derslerine dönüştürüyoruz. Baştan sona öğrenciler tarafından üretilen, işleri internette milyonlarca kez izlenen Joytürk Akustik dersi buna iyi bir örnek. Bu tip derslerin yanı sıra, Fakültemizde hiçbir derse bağlı olmayan çok sayıda mecra var. Bir tablet gazetesi olan zete.com’un eki üniverzete, RadyoVesaire, kapalı devre televizyonumuz bu kategoriye giriyor. Bu mecralarda ortaya konan emeği değerlendirmek amacıyla, ‘Bağımsız Disiplinlerarası Çalışma’ adıyla yeni bir sistem başlattık.”
Bağımsız Disiplinlerarası Çalışma’nın aslında bir ders olduğunu ifade eden Nalçaoğlu, dersin amacının öğrencilere esnek koşullarda iş üreterek öğrenme fırsatı tanımak ve öğrenme deneyimlerini de notla ödüllendirmek olduğunu anlatıyor. Bir öğrencinin birden fazla alanda çalışabildiğini vurgulayan Prof. Halil Nalçaoğlu, bunlara ek olarak öğrencilerin katıldıkları konferanslardan, izledikleri film ve konserlerden de puan toplayıp ders notunu yükseltebildiklerine dikkat çekiyor.
Dokuz lisans, altı yüksek lisans programı
“Bu anlattıklarım sadece medya içeriği üretimi ile sınırlı değil. Örneğin Fakülte’nin sosyal medya işlerini (facebook/ifbilgi ve twitter/ifbilgi) öğrencilerimiz yürütüyor ve bunun karşılığında not alabiliyorlar” diye konuşan Nalçaoğlu, kitleye hitap eden bu üretim faaliyetlerinin, elbette verdikleri eğitimin ayrılmaz parçası olan kuramsal derslerin desteği ile mümkün olabildiğini söylüyor. Nalçaoğlu konuyla ilgili görüşlerini şöyle paylaşıyor: “Zira doğru analiz ve eleştiri yapabilme yeteneği gelişmeden, temel bir sosyal bilim eğitimi olmadan bunları doğru bir şekilde başarmanın mümkün olmadığını biliyoruz. Eğitimin bu cephesini de güncelledik ve hiç durmadan güncellemeye devam ediyoruz.”
Fakültenin, dokuz lisans programının yanı sıra özellikle gelişmiş içerik üretim teknikleri, araştırma ve uzmanlık eğitimi içeriği ile şekillenmiş altı yüksek lisans programı olduğunu belirten Nalçaoğlu, tümüyle iletişim alanlarında nitelikli akademik araştırma üretmeye ve öğretim üyesi yetiştirmeye odaklanmış İletişim Doktora Programı’nın ise bu dönem ikinci yılına girdiğini dile getiriyor.
Media Cat işbirliği ile bu yıl başlattıkları “Marka Okulu” hakkında da bilgi veren Nalçağlu, “Pazarlama iletişimi alanında adından çok söz ettirecek, şimdiden kapasitesinin çok üzerinde başvuru var ve son derece seçkin öğrencileri için alanında dünya çapında ün yapmış eğitmen ve konuşmacıların katkıları ile örülmüş bir müfredatı var. Halkla İlişkiler ve Kurumsal İletişim Yüksek Lisans Programı’mızdan ayrıca söz etmek isterim. Biraz önce sözünü ettiğim dönüşüme tümüyle adapte olmuş ve özellikle sosyal medya yönetimi perspektifine odaklanmış yapısı ile bu programımız da çok ilgi görüyor” diyor.
“Çağa adapte olan mezun tipi yaratıyoruz”
BİLGİ’nin ilk fakültelerinden olan İletişim Fakültesi’nin bugüne kadar dört bine yakın öğrenci mezun ettiğini, halen iki binden fazla öğrenciye eğitim verildiğini söyleyen Prof. Nalçaoğlu’na göre bu rakamlar özellikle son dönemde açılan üniversiteler ve bunlara bağlı iletişim fakülteleri düşünüldüğünde, iletişim okumak isteyen öğrenci adaylarını korkutabilir. Aşırı rekabetçi bir sektöre hitap ettiklerinden ve bu sektörde yer almanın gerçekten güç olduğundan bahseden Halil Nalçaoğlu’nun bu konudaki görüşleri şöyle: “Öte yandan iletişim sektörlerinin neredeyse bütün önemli aktörleri ile güçlü bir network’ü olan BİLGİ İletişim’de, bu sektörlerin talep ettiği çağa adapte olmuş, dinamik, fikir üretip uygulayabilen mezun tipini yaratmaya çalışıyoruz. Sanırım bunu başarıyoruz da. Zira mezun öğrencilerimiz anlatmaya çalıştığım yeni nesil iletişim eğitimi sayesinde yalnızca kuramsal bilgilerle değil, sektörün talep ettiği beceri ve deneyimle donanmış olarak mezun oluyorlar. Birinci sınıf öğrencisini Fashion Week’e akredite moda fotoğrafçısı olarak gönderebilen bir fakülte düşünün. Bu öğrencinin fotoğrafladığı yazıyı haftada yirmi bin kişi okuyor! Bu mecra (üniverzete) tüm fakülte öğrencilerine açık. RadyoVesaire’de yayınlanan bir programa dünyanın her yerinden mesaj geliyor. Bu mecra da tüm öğrencilerimize açık. Her düzeyde öğrencilerimiz fakülte televizyonu için program formatı üretiyor ve bunu hayata geçirip yayına koyabiliyor.”
“Gerçek iş gerçek üretim”
Gelecek planlarından da söz eden Prof. Nalçaoğlu’na göre, öncelikle gerek BİLGİ İletişim’e öğrenci adaylarının gösterdiği büyük ilgi, gerekse mezunlara iletişim sektörlerinin ilgisi iki yıldır attıkları adımların doğru olduğunu gösteriyor. “İletişim BİLGİ’de okunur demiştik; bu basit bir slogan olmanın çok ötesine geçti” diye konuşan Nalçaoğlu, bu nedenle “gerçek iş, gerçek üretim” fikrini daha da ileri noktalara taşıyacaklarını açıklıyor.
Programların kuramsal müfredatını daha da güçlendirmek gibi bir hedeflerinin olduğunu söyleyen Nalçaoğlu, “Zaten bu olmadan diğeri olmuyor. Aslında bunu rutin faaliyetimiz olarak kabul ediyoruz. Rutin dışında ise yeni lisans ve yüksek lisans programlarımız için çalışıyoruz” diye konuşuyor.
Bu yeni lisans programlarından Oyun Tasarımı ve Geliştirme (Game Design and Development) lisans programının en dikkat çekici program olacağının altını çizen Nalçaoğlu, bu konuda da şunları söylüyor: “Başvurusunu yakında sunacağımız bu programda hem oyun tasarımı ve oyun geliştirme alanlarında eğitim vereceğiz, hem de bilgisayar oyunlarının toplumsal, psikolojik ve eğitimsel boyutunu çalışarak, bu alanda Türkiye’de gördüğümüz büyük açığı kapatmak için bir adım atmış olacağız. Oyun Tasarımı ve Geliştirme Programı müzikten senaryoya, yazılımdan tasarıma çok kapsamlı bir müfredatla geliyor.”
İletişim Fakültesi lisans programları
Medya ve İletişim Sistemleri
Medya ve İletişim Sistemleri University of Liverpool Çift Diploma
Televizyon Haberciliği ve Programcılığı
Sinema ve Televizyon
Halkla İlişkiler
Reklamcılık
Sanat ve Kültür Yönetimi
Sahne ve Gösteri Sanatları Yönetimi
Görsel İletişim Tasarımı
İletişim Fakültesi yüksek lisans programları
Medya ve İletişim Sistemleri
Sinema ve Televizyon
Halkla İlişkiler ve Kurumsal İletişim
Kültür Yönetimi
Görsel İletişim Tasarımı
Pazarlama İletişimi (Marka Okulu)