Gönüllülük esasına dayalı işlerin parçası olmak…

Ayser Göl Başol 2013 mezunlarımızdan. Ağırlıklı olarak çocuklar ile çalışmalarını sürdürüyor.Kaygı bozuklukları, yaş gelişimsel ve bilişsel problemler, okul problemleri ve aile için iletişim ve tutum sorunları gibi konularda destek veriyor.

2013 yılı mezunlarımızdansınız. Danışanlarınıza hangi alanlarda hizmet veriyorsunuz?

Çocuklarla çalıştığım için, genel olarak kaygı bozuklukları, yaş gelişimsel ve bilişsel problemler, okul problemleri ve aile için iletişim ve tutum sorunları gibi konularda hizmet veriyorum.

Tarlabaşı Toplum Merkezi’nde okul öncesi eğitim alanında gönüllü çalışmalarınız olmuş. Bu deneyiminizden biraz bahseder misiniz; başlangıcı, neler yaptığınız vs. gibi…

Tarlabaşı Toplum Merkezi’nde semtteki okul öncesi yaş grubu çocuklara yönelik sosyal ve bilişsel becerilerini geliştirmek ve kendilerini daha iyi ifade edebilmelerini sağlamak için onlara destek olmaya çalıştık. Zaman zaman annelerle bir araya gelerek sohbet ederek, büyüme ve gelişme dönemlerinde olan çocuklarına karşı tutum ve davranışları konusunda neler yapabilecekleri ve ne gibi etkileri olacağı hakkında konuştuk. Hak temelli bir sivil toplum kuruluşunda çalışmak çok güzel ve çarpıcı bir deneyimdi. Böyle gönüllülük esasına dayalı işlerin bir parçası olmayı çok önemli buluyorum.

BİLGİ ile devam edecek olursak. Nasıl kesişti yollarınız, neden BİLGİ’yi tercih ettiniz?

Lise son sınıfta, o dönemde sayısal bölümü öğrencisiydim, üniversite sınavı için hazırlanmaya başladığımız yaz, hayallerim hedeflerim üzerine epey düşünüp, ailemin ve öğretmenlerimin de fikrini aldıktan sonra kendime yepyeni bir yol haritası çizdim. Psikoloji okumak istiyordum. Aynı günlerde İstanbul Bilgi Üniversitesi’nin tanıtım kitapçığı elime geçti. Kampüs bilgileri, mezunların hikayeleri, yapılan çalışmalar ve sosyal etkinlikler beni gerçekten çok etkilemişti. Kendimi sürekli orada, oranın bir parçası olarak hayal ediyordum. Şimdi biraz delilik gibi geliyor ama sınavdan sonra bir tek tercih yaparak, sadece BİLGİ Psikoloji’yi yazdım.

Kariyer yaşantınız boyunca BİLGİ’li olmanın size ne gibi avantajları oldu?

BİLGİ’li olmak bana gerçekten vizyon kazandırdı. Bu sadece çalışma hayatıyla ilgili değil, özel hayatımda da geçerli. Multidisipliner bir bakış açısıyla, uluslararası bir dilde eğitim almış olmak ve tüm bu süreçte Ayten Zara, Levent Küey, Itır Erhart, Rahmi Öğdül, Ali Alper Akyüz gibi ilham veren akademisyenleri dinlemek insanı farklı bir noktaya taşıyor.

Şu ana kadar mesleğinize dair karşılaştığınız ilginç bir anınız var mıdır?

3. sınıfı bitirdiğim yaz ilk defa bir devlet hastanesinde staj yaptım. Hastane çok fazla göç alan bir bölgedeydi ve danışanlar birçok farklı kültürden insanlardı. İlk kez pratikte seans uygulamasını orada gördüm. Çok şaşırmış hatta afallamıştım. Hem uzmanın süreci yönetme biçimi hem danışanların hikayeleri, tüm bu gerçeklik beni çok sarsmıştı. Bir süre mesleğimle ilgili doğru bir seçim yapıp yapmadığımı yeni baştan düşündüm. Bu süreçte kişisel olarak uzman desteği almanın ve çalışma hayatında da süpervizyon almanın önemini anladım.

Şu an da Uğur Okulları’nda görev alıyorsunuz. Çocuklarla çalışmanın ne gibi olumlu yanları var?

Lisans sürecinde aldığım dersler yavaş yavaş hedeflerimi şekillendiriyordu. Gönüllü çalışmalarımın hepsini çocuklarla birlikte yaptım. Çocuklarla çalışmak istediğim için BİLGİ’nin akabinde aldığım eğitimler de hep bu yönde oldu. Çocuklarla olmak çok sürprizli gerçekten. Özellikle okulda, büyüme süreçlerine ve gelişimlerine tanıklık etmek benim için güzel bir tecrübe. Aynı zamanda çözüm önerilerimizin ya da uyguladığımız yöntemlerin sonuçlarını da bizzat görüp değerlendirme şansımız oluyor. Sizce başkaları ile derdimizi paylaşma konusunda açık mıyız? Genellikle bir ³çekinme´ söz konusu olur her zaman, bir önyargı yaşanabilir… Bu algının yavaş yavaş kırıldığını düşünüyorum. Bunu yakalamışken de hem medyanın hem de bu alanda hizmet veren ve çalışma yapan uzman isimlerin desteğiyle algının yeniden yapılandırılması gerektiğini düşünüyorum. Çok kültürlü ve çok hareketli bir coğrafyada yaşıyoruz. Toplumsal sağlığımıza sahip çıkmak, geleceğimiz için mutlu, başarılı ve sağlıklı bireyler yetiştirmek ve ülkemizi gerçekten muasır medeniyetler seviyesine çıkarmanın bir parçasının da ruh sağlığımıza dikkat etmek olduğunu düşünüyorum. Bütün bunlar birbirinden bağımsız şeyler değiller.

BİLGİ ile yapalım finali. Sizce BİLGİ’li olmak ne demektir?

BİLGİ’nin çok güzel bir sloganı vardır; “Okul için değil, yaşam için öğrenmeli.” Bunu deneyimlediğim için kendimi çok şanslı hissediyorum. Eşsiz bir şehirde, harika bir kampüs atmosferi, dünyanın birçok yerinden gelen konuk eğitimciler, çok zengin bir kütüphane ve ulaşabileceğiniz e-kaynaklar, yeni insanlarla tanışabileceğiniz onlarca kulüp… Tüm ayrıcalıkların tadını çıkardık. BİLGİ mezunu olmaktan gurur duyuyorum.

Psikoloji okuyan öğrencilere en büyük tavsiyeniz nedir?

Psikolog olmanın tek başına bu eğitimi tamamlamakla ilgili olmadığını düşünüyorum. Bu alanda eğitim hiç bitmiyor. Bu sebeple bu alanda hizmet veren çok değerli hocalarımızın işlerini mutlaka takip etmek gerek. Ülkemizde ne yazık ki hala bir anlam ve etiket karmaşası yaşanıyor. Tüm bunları toplumsal anlamda değiştirmek için mutlaka gönüllü çalışmaların bir parçası olmak gerek diye düşünüyorum. Bir uzman desteği almamış, bu süreci deneyimlememiş bir kişinin de eğitimi tamamlanmamış demektir. Mutlaka bir uzman desteği alıp, kendi terapimizi de tamamlamış olmamız gerek. Dünyanın birçok yerinde bu diploma almanız için gerekli şartlardan bir tanesidir.

Powered by Openmedia