Elif Nur Aydın 2013 mezunlarımızdan. Lise öğrenimini İstanbul Özel Alman Lisesi yapıyor ve ardından İstanbul Bilgi Üniversitesi Hukuk Fakültesi ile lisansını tamamlıyor. Zorunlu avukatlık stajıyla beraber mesleki hayatının 4. yılını tamamlamak üzere olan Elif ile avukatlık mesleği ve BİLGİ üzerine bir röportaj gerçekleştirdik.
Kariyer basamaklarını tırmanırken ağırlıklı olarak hangi davalarla ilgilendiniz, şuan nerede çalışıyorsunuz?
Zorunlu avukatlık stajımla beraber meslek hayatımın 4.yılını tamamlamak üzereyim. Bu süreç içerisinde yerli ve yabancı tanınmış birden çok şirketlerle ve şahıslar ile çalışma imkanına sahip oldum. Bu kapsamda müvekkillerime Aile Hukuku, İş Hukuku, Tüketici Hukuku, Fikri Mülkiyet Hukuku, Marka Hukuku, Sigorta Hukuku ve İcra İflas Hukuku gibi alanlarda hizmet verdim. 2017 yılından itibaren Kahveci Avukatlık Bürosu’nda İcra ve İflas Hukuku, Sigorta Hukuku alanında çalışmaktayım.
Avukatlıktan ziyade asıl hayaliniz çocuk doktoru olmakmış… Peki sonrasında nasıl değiştirdi rüzgar yönünü ve bu noktalara geldiniz?
Çocukken hepimize “büyüyünce ne olacaksın?” sorusunu sormuşlardır. Ben henüz ilkokuldayken çocuk doktoru olmak istediğimi söyleyip çocuklara hiç acı ilaç vermeyeceğimi, iğne vurmayacağımı üstüne basa basa dile getirmiştim. Daha sonra lise yıllarında ise ailemde hiç avukat olmamasına rağmen avukat olmaya karar verdim. Bu kararı almamdaki en büyük etken, haksızlıklar karşısında sessiz kalamayacak bir kişiliğe sahip olmam ve konuşmayı, anlatmayı seven biri olmamdandır. Aynı zamanda lise yıllarında izlemiş olduğumuz yerli ve yabancı dizilerdeki kadın avukat rolünü canlandıran oyunculardan etkilenmiş olmamdı. 2000’li yıllarda dizilerdeki ünlü kadın avukat karakterleri; “Ally Mcbeal ve Kurtlar Vadisi’ndeki Elif Eylül’dü. Bu kadın avukatların en önemli özelliği, iş hayatındaki erkek egemenliği arasından sıyrılıp kendi ayakları üzerinde duran kendi doğrularını ve düşüncelerini dile getiren zorluklarla mücadele eden, pes etmeyen, inatçı, kararlı, saygın ve başarılı kadınlar olmasıydı. Dizilerde kadın avukatlarımız ve ekip arkadaşlarının çalıştıkları hukuk büroları, takip ettikleri davalar ile müvekkilleri ile olan iletişimleri, haklı ve haksızın tarafında yer alırken izledikleri yollar, bu yolları kanunlara uygun bir şekilde kullanmaları ve Adliyeler ile Mahkemelerde yaşanan olumlu ya da olumsuz durumlar dikkatimi çekmişti.
Peki size neden BİLGİ diye sorsak? Pek çok hukuk fakültesi varken neden BİLGİ’de eğitim almayı tercih ettiniz?
İstanbul Bilgi Üniversitesi’ni seçmemdeki en büyük etken, Türkiye’deki vakıf üniversiteleri içerisinde eğitim alanında ilk sıralarda yer almasıdır. Üniversite sınavında başka vakıf üniversitelerinden tam burs alma imkanım olmasına rağmen İstanbul Bilgi Üniversitesi Hukuk Fakültesi’nde okumayı tercih ettim. Zira Hukuk Fakültesi’nin eğitim kadrosu da göz dolduruyordu. Çünkü üniversiteye başladığımda İstanbul Bilgi Üniversitesi’nin 12 yıllık bir geçmişi mevcuttu ve çevremde İstanbul Bilgi Üniversitesi’nin farklı alanlarından mezun, çeşitli alanlarda çalışan büyüklerim vardı. Hepsinin ortak noktası; İstanbul Bilgi Üniversitesi’nde alınan lisans eğitimi ile üzerine koyduklarıyla iş hayatında güzel noktalara geldikleriydi. Bende şahsım adına iyi bir avukat olmanın yolunun öncelikle iyi bir eğitimden geçtiğine inanarak İstanbul Bilgi Üniversitesi Hukuk Fakültesi’nde lisans eğitimimi aldım.
Devam edelim BİLGİ ile… Kariyer yaşantınızda BİLGİ’li olmanın avantajını nasıl gördünüz, size ne gibi katkıları oldu?
“BİLGİ’li olmak ayrıcalıktır.” diyerek söze başlamak istiyorum. Gerek iş görüşmelerimde, gerek çalıştığım hukuk bürolarında bu ayrıcalığı yaşadım. İşe kabul edilme sürecinde özgeçmişinizdeki eğitim bilgileriniz en az mesleki deneyiminiz kadar etkili oluyor. Günümüzde İstanbul Bilgi Üniversitesi Hukuk Fakültesi’nden mezun olan birçok avukat farklı hukuk dallarında hizmet verseler de, en büyük ortak noktamız bilgiyi kullanabilme ve o bilgi doğrultusunda hizmet verebilmemizdir. Avukat; her gün yeni bir bilgi ile kendini ve ilkelerini geliştirir, kendini geliştirme ile mesleğini geliştirir, mesleğini geliştirme ile ise başarısını perçinler ve gerçek anlamda iyi bir avukat olma yolunda emin adımlarla iler. Bu anlayışımın temeli, İstanbul Bilgi Üniversitesi’ndeki hocalarım sayesinde atılmış oldu ve bunun için “BİLGİ’li olmak ayrıcalıktır diyorum.
Sorumluluk gerektiren, onlarca kişinin sorumluluğunu taşıdığınız zor bir mesleğiniz var. Sizi kariyer yaşantınız boyunca en çok zorlayan şey ne olmuştu ve bununla nasıl baş ettiniz?
Meslek hayatımın henüz başlarında olan bir avukat olarak yaşadığım en büyü sıkıntı, adliyelerdeki iş yoğunluğunda dolayı günlük iş listemizin sekteye uğrama riski ile karşı karşıya kalmamızdır. Ancak avukatları “ iyi bir zaman yöneticisi” olarak tanımlamakta fayda var. Bu prensip bizim mesleğimizin olmazsa olmasıdır. Aynı günde birden fazla yerde olabilme, birden fazla işi bitirebilme yetimiz olmasa bu mesleği ircaa etme imkanımız olmayacaktır.
Gelecek hedefleriniz nelerdir?
Mesleğimin ilk yıllarındayım. Daha çok tecrübeye ve öğrenmeye ihtiyacım olduğunu düşünüyorum. Bu kapsamda hem hukuk alanında eğitimime devam etmeye hem de hukuku besleyen yan dallar ile kendimi geliştirmeye çalışıyorum. İleride kendim için doğru karar kıldığım bir hukuk dalında uzmanlaşmış bir avukat olarak çalışmak ve kendi adıma yeterli tecrübeye ulaştığımı hissettiğimde de kendi büromu açmayı planlıyorum. Zira, avukatlık mesleğinin serbest çalışılması gereken bir alan olduğunu düşünüyorum.
Başarılı bir avukat olarak, öğrencilere en büyük tavsiyeniz ne olurdu?
Öğrencilere en büyük tavsiyem; sevdikleri mesleği icraa etmeleridir. İnsan tüm yaşamı boyunca mutlu olmak istiyorsa, işini
sevmelidir. Gününün çoğunda sevmediği bir işi yapan insan, tükenir, hiçbir şey üretemez ve mutsuz olur. Hayatımız mutsuz geçirilmek için çok kısa olduğuna göre, hayattan tat almak için sevdiğimiz işi tutkuyla yerine getirmekte fayda var
diye düşünüyorum. İşte o zaman, o iş ne kadar zor ve meşakkatli olsa da, o bize yük olmayacaktır.
Ve son olarak BİLGİ ile yapalım finali. Sizce BİLGİ’li olmak ne demek?
“BİLGİ’li olmak ayrıcalıktır.” diyerek bu defa cümlelerimi toparlamak istiyorum. Hem mecazi anlamda hem de gerçek anlamda BİLGİ’nin ayrıcalığını yaşamış biri olarak, hayatınızın gençlik döneminden sonraki dilimini inşa ederken doğru tercihler ve doğru adımlarla ilerlemeniz gerekmektedir. Bunun yollarından biri öncelikle kendinize güvenmeniz ve bunu sağlarken de bilginizi sağlam
temellere oturtmanızdır. Nasıl çürük bir temel üzerinde hiçbir yapı kalıcılığını koruyamazsa, eksik, tekdüze bir bilgi dağarcığı ile mesleğinizde ilerleyemez, yerinizde sayarsınız. Bu nedenle İstanbul Bilgi Üniversite’sindeki değerli hocalarıma almış olduğum lisans eğitimi ile paylaşmış oldukları bilgi ve deneyimleri için çok teşekkür ediyorum.