Halihazırda okuduğu üniversitedeki hocalarından eğer ekonomi okuyacaksa bunun eğitimini veren en iyi okulun BİLGİ olduğu tavsiyesiyle başlayan BiLGİ serüvenine Beymen’de pazarlama müdürü olarak devam eden Semih Yasavul, mezuniyetinden sonra hemen iş hayatına atılmış. Bir çalışan olarak hızla yükseldiği basamakları ve onu Beymen’e getiren yolda yaşananları anlatan Semih Yasavul, BİLGİ’ye başladığı ilk günden bu güne “okul için değil yaşam için öğreniyoruz” mottosunu aklından hiç çıkarmamış.
Kısaca eğitim durumuzdan bahseder misiniz?
İstanbul Bilgi üniversitesinin İşletme Ekonomi Üstün Başarı programı (LSE) İşletme Ekonomi bölümü 2009 mezunuyum. Liseyi Ulus Özel Musevi Lisesi’nde okudum. İş hayatımın 3. yılındaysa master programını İletişim üzerine Galatasaray Üniversitesi’nde tamamladım.
Neden BİLGİ’yi tercih etmiştiniz?
Aslında ilk üniversitem BİLGİ değildi. ÖSS’ye 2003 yılında girdim. O sene çok arzu ettiğim bir bölümü kazanamamıştım. 2 yıl İstanbul Üniversitesinde mühendislik okuduktan sonra istediğim bölümün bu olmadığını düşünüp yeniden sınava hazırlandım (ailemden gizlice :)) O sene seçtiğim ekonomi dersi sayesinde bu bölüme ilgim arttı, bana daha uygun olacağını düşündüm. İstanbul Üniversitesi’ndeki hocalarımın İstanbul Bilgi Üniversitesi’nde o dönem akademisyen olan arkadaşları vesilesiyle ekonomi bölümünü İstanbul’da okuyacak en iyi okullardan biri olduğunu öğrendim . O sene ben de tercih olarak sadece 4 bölüm yazmıştım. İlk tercihim olan BİLGİ ekonomiye de burslu olarak kazanınca diğer okuldan kaydımı alıp BİLGİ serüvenime başlamış oldum.
BİLGİ’ye başladığınızda beklentileriniz nelerdi?
Okula başladığımda ilk beklentilerim çok özgür bir ortamda eğitim görmekti. Mottosu olan “okul için değil yaşam için öğretiyoruz” cümlesini özümsemeyi istiyordum. Beni hiç şaşırtmadı üniversitem. Akademisyenlerle olan diyaloğun öğretmen öğrenci ilişkisinden öte iki yakın dost gibi olmasını umuyordum, öyle de oldu.
İstanbul Bilgi Üniversitesi’nin size en büyük katkısı ne oldu?
Okulumun bana bir çok katkısı oldu ama en önemlilerinden biri London School of Economics ile olan üstün başarı programını Türkiye’de veren ilk ve tek okul olmasıydı. BİLGİ dışında, uluslararası arenada da hükmü olan bir diploma sahibi olmamı sağlayan yine burası oldu.
BİLGİ’li olmanın ayrıcalığını hangi alanlarda hissettiniz?
Çok iyi bir network ile okurken ve mezun olduktan sonra sıkıştığınız her anda size yardımcı olabilecek bir topluluk olduğunu hissettim. Başka köklü üniversiteler gibi mezunların iyi yerlerde kariyer sahibi olması, ekip arkadaşlarımın BİLGİ’li olması çok gurur verici.
Okul günlerinden unutamadığınız bir anınız var mı?
Aslında unutamadığım bir çok anı var ama benim için en anlamlılarından birini kısaca anlatmak isterim. Üniversitenin İşletme Ekonomi Kulübü yönetimi benim sınıf arkadaşlarımdan oluşuyordu. Okulda ilk defa bu kadar kapsamlı pazarlama günleri düzenleyecektik. Aylarca süren mesailerimiz sonrası 2 gün boyunca Türkiye’nin en iyi markalarının yöneticilerini davet ettiğimiz, amfilerin tıklım tıkış olduğu, öğretim görevlilerinin hatta İstanbul dışından üniversite öğrenicilerinin bile katıldığı bir güne imza atmıştık. Bu etkinlik sayesinde okulun vermiş olduğu destek ile profesyonel ruhlu ama amatör çalışan güzel bir iş çıkardık. En gurur veren şeyse rektörümüzden teşekkür mektubu almamızdı. Bu ileride yapacağımız işlerdeki organizasyonlarımıza yardımcı oldu.
Mezuniyetten profesyonel hayata geçiş sürecinizden kısaca bahseder misiniz… Şu an bulunduğunuz noktaya gelene kadar neler yaşadınız?
Mezuniyetimden sonra hemen iş hayatına atıldım. Aslında satış ve pazarlama alanlarında kariyer yapmak istiyordum. Sadece stajlarımdan öğrendiklerim sayesinde istediğim alanda başlamak için son sınıfta bir çok başvuru, mülakat sürecinden sonra ColgatePalmolive firmasında işe başladım. Orada saha ekibinde eczane kanalının yönettim. Yeni mezun olmanın getirdiği taze kan sayesinde o dönem bir startup olan grupanya.com’un ekibinde yer aldım. Satış iş geliştirme, müşteri yönetimi konularında çalıştım ve aynı zamanda bir girişimin Türkiye’de nasıl güçlü bir şirkete dönüşebileceğini birebir görmüş oldum. Askerliğim sonrasında yeniden kurumsal hayata geçip Türkiye’de bence teknolojiye en iyi yatırım yapan yer olan Garanti Bankasında Dijital Kanallarda pazarlama ve stratejik iş birlikleri görevini 3,5 sene yürüttüm. Şu an bulunduğum Beymen’den ise yaz ortası bir teklif alınca sektörümü biraz değiştirip aynı görevi bu sefer perakende sektöründe deneyimlemek istedim. Eylül sonu itibariyle ise Beymen Holding’e bağlı Beymen pazarlamada görev yapıyorum.
Şu an çalıştığınız şirketteki pozisyonunuz nedir?
Şu an Beymen’de Pazarlama Yöneticiliği yapıyorum. Beymen’in tüm Türkiye’deki mağazaları, butikleri ve outletlerin pazarlama aktivitelerinden, sadakat programlarından, banka ilişkilerinden ve marka işbirliklerinden sorumluyum.
Pazarlama alanında iyi bir kariyer yapmak için olmazsa olmazlar nelerdir sizce?
İyi bir pazarlamacı olmak için, entellektüel ve derinlikli olmak; aynı zamanda hayatın farklı kaynaklarından gelen içgörüleri sentezleyip bunları yaratıcı bir çözüme ulaştırmak gerekir. Ayrıca uygulamadan anlamayan bir stratejist ya da stratejik düşünceyi hiç anlamayan bir uygulamacının pazarlama ve marka yönetimi alanında başarılı olmasının zor olduğunu düşünüyorum. Pazarlama aslında dışarıdan bakıldığı gibi sadece süslü ve havalı bir alan olmanın dışında elin taşın altına konulup en zorlu hatta en kirli paslı yerlerini deşmelerinin gerektiği bir yerdir. Suya sabuna dokunmadan masa başında oturarak yapılabilecek bir iş değildir.
Gelecek hedefleriniz neler?
Profesyonel hayatımda pazarlama ve teknoloji alanlarında kendimi geliştirmek istiyorum. Şu an bulunduğum holding, Türkiye’de perakende sektörünün üniversitesi sayılabilecek bir yer. Benim için her yeni başlayan gün yeni şeyler öğrenebilecek bir gün demek aslında. Kendimi geliştirip bu alanda başarılı işlere imza atmak istiyorum. Gelecek on yıl için ise bu planlarımı start-up ile birleştirip kendi işimi kurma fikri var. Sosyal anlamda ise Legolarımla yaklaşık 4 yıldır biriktirdiğim bir koleksiyonum var. Bunu şu an için sosyal medyadan yönetiyorum sadece. İleride daha başarılı ve markaların da reklam mecrası olabilecek bir konumlandırma yapmak istiyorum.
Ardınızdan gelen meslektaşlarınıza bir tavsiyeniz var mı?
Artık dijitalleşen dünya ile her şey çok çabuk gelişiyor, değişiyor. Gündemlerini canlı tutup, çok okumalarını tavsiye ederim. Şirketler kendilerine eleman seçerken o şirkete değer yaratabilecek kişileri almak isterler. O yüzden çalıştığınız şirkete kar getirecek, değer katacak bir çalışan olmanız çok önemli. Bazen Amerika’yı yeniden keşfetmeniz gerekmez, sadece cesur olup söz hakkı alın. Fikirlerinize önce siz güvenin. Eminim ki o güveni hissederseniz çok başarılı olursunuz.
Üniversitedeki favori mekanınız?
Birçok mekan vardı, Dolapdere Kantin, MBA lounge , OTTO Santral.
Favori hocanız?
Metehan Sekban
Bugünlerde en son okuduğunuz kitap?
Talk Like Ted – Carmine Gallo
En son izlediğiniz film?
Pedro Almodovor’un son filmi – Julietta
En son gittiğiniz şehir?
Meksika – Mexico City & Cuarnacava