Seçbir, öğretmenlerle akademi arasında köprü

Uzman eğitici yetiştirmek amacıyla eylül ayında, “Öğretmenin Atölyesi” programını başlatan sosyoloji ve eğitim çalışmaları merkezi (Seçbir), öğretmenler ile akademi arasında köprü görevi görmek için, bilgi paylaşımını artırıyor, ders kitaplarıyla ilgili çalışmalar yapıyor.

 

Son yıllarda hem Milli Eğitim Bakanlığı’nın (MEB) çalışmalarında hem de sivil toplum kuruluşlarının eğitim alanındaki faaliyetlerinde önemli bir hareketlilik görülüyor. Mevcut kitapların ve müfredatın Türkiye’yi 21. yüzyıla hazırlamaktan uzak olduğunu açıklayan MEB, 2005 yılından bu yana müfredatın ve ders kitaplarının içerik yenileme çalışmasını yürütüyor. Bakanlık, etkinlik-bazlı, öğrenci merkezli ve öğretmenin kılavuzluğunda bilgi inşası sürecini ön plana çıkaran yapılandırmacı bir eğitim anlayışını oturtmaya çalışıyor. Yeni eğitim anlayışının; eleştirel düşünebilen, demokratik değerlere bağlı, girişimci, dünyaya açık, “kendi öz kültüründen yola çıkıp evrensel değerlere katkı yapabilen” bireyler yetiştirmeyi hedeflediği belirtiliyor.

Ancak bazı olumlu adımlara rağmen yeni müfredatın ve ders kitaplarının Türkiye’nin mevcut yapısına ve dönüşümlerine cevap verebilmekten uzak olduğu görülüyor. Çünkü ülkemizde yaşayan çeşitli toplumsal gruplar, yeni ders kitaplarında ya yer almıyor ya da ayrımcı ifadeler eşliğinde anılıyor. Toplumsal barışı sağlayabilecek bir unsur olan eğitim, ders kitaplarındaki özcü “biz ve ötekiler” anlayışıyla çatışmaları artırıcı bir rol oynama potansiyeli taşıyor. Yeni müfredat ve ders kitapları küresel gelişmeleri, liberal ekonomiyi, teknolojik gelişmeleri sorgulamadan sabit değişkenler olarak ele alıyor; öğrencileri ise bu gelişmelere ayak uydurması gereken bağımlı değişkenler olarak düşünüyor.

Sonuçta Türkiye’de toplumsal alan ile eğitim alanı arasındaki makasın açıldığı söylenebilir. Bu boşluğu doldurma konusunda çeşitli sivil toplum kuruluşları gerek izleme-raporlama gerekse materyal üretme ve öğretmenlere yönelik eğitim seminerleri düzenleme açısından önemli çalışmalar yapıyor. Bu bağlamda Türkiye’de son yıllarda vatandaşlık eğitimi, insan hakları eğitimi ve barış eğitimi gibi konularda önemli bir deneyim ve bilgi birikimi oluştu. Ancak yakından bakıldığında bu konulardaki birçok eğitim programında da Türkiye’deki kimlik, etnisite, ayrımcılık, modernleşme gibi tartışmalı konuların yer al(a)madığı görülüyor. Bunun en önemli sebebi, bu konularda eğitime yönelik materyalin yetersizliği ve eğiticilerin bu konularda yetkin olmayışına bağlanıyor.

 

Eğitim toplumsal meselelerden kopuk

Toplumsal ve eğitimsel alanın mesafesinin açılmasının en önemli sonucu, eğitimin toplumsal-sistemsel sorunlardan uzak steril bir alana dönüşmesi ya da dünyadaki ve Türkiye’deki değişimlerden kopuk biçimde hala tek boyutlu ve dar bir değerler sistemiyle yürütülmesidir. Her iki durumda da eğitim, eğiticilerin ve öğrencilerin modern dünyadaki ve Türkiye’deki gelişmeleri anlamlandırabilme ve barışçıl değerler doğrultusunda davranma konularında gerekli olan bilgi ve becerileri aktarmaktan uzak. Bu durumu aşmanın yollarından biri sosyoloji disiplinini ile eğitimbilimini yakınlaştırmaktır.

Bu yakınlaştırmayı sağlamak amacıyla İstanbul Bilgi Üniversitesi tarafından 2010 yılında kurulan Sosyoloji ve Eğitim Çalışmaları Merkezi (SEÇBİR), sosyoloji ve eğitim alanındaki çalışmaları bir arada ele almayı ve bu iki alan arasındaki geçişlilik için zemin sağlamayı amaçlıyor. İlk-ortaöğrenim öğretmenleri ile akademi arasında köprü görevi görmeyi, iki alan arasındaki bilgi paylaşımını artırmayı, ders kitapları konusunda çalışmalar yapmayı hedefleyen SEÇBİR, kimlik, çift dilli eğitim, eğitimde ayrımcılık, demokratikleşme, yurttaşlık, yoksulluk, toplumsal cinsiyet gibi konu ve kavramların ilk ve orta öğretim düzeyinde nasıl ele alınabileceğine ilişkin materyaller geliştirmeyi ve bu konularda eğitim seminerleri düzenlemeyi amaçlıyor.

SEÇBİR Müdürü Doç. Dr. Kenan Çayır, YÖK’e bağlı bir araştırma ve uygulama merkezi olan SEÇBİR’in eğitim alanında yapılan çalışmaların geniş bir eğitimci kitlesi ile paylaşılmasını sağlayacak bir zemin işlevi gördüğünü de söylüyor. Uzun yıllar sahada çalışarak vatandaşlık, insan hakları, yurttaşlık eğitimleriyle ilgilendiklerini belirten Çayır, bu çalışmalar sonunda ilköğretim, ortaöğretim, hatta lise ve akademi arasındaki bağın çok kopuk olduğunu gördüğünü dile getiriyor.

Öğretmenlerle akademisyenler arasında da uçurum olduğuna dikkat çeken Çayır, “Öğretmenlik öyle bir meslek ki, üniversiteden mezun olduktan sonra sınıfın kapısını kapayarak, uzun yıllar tek başınıza çok zor şartlarda mesleğinizi yapıyorsunuz. Kendinizi geliştirme imkanınız çok az. Kişisel gelişim, kendi branşınızda ya da farklı branşlarda zengin bir arka plan edinme şansınız çok az. Üniversitelerle bağınız kopuk. Akademisyenler de birçok araştırma yapıyor ama öğretmenlerle çalışmak ihmal ediliyor” diyor.

Halbuki bu iki alanın birbirine çok yakın olduğuna dikkat çeken Kenan Çayır, bu yüzden SEÇBİR olarak akademisyenlerle öğretmenleri bir araya getirerek, iki tarafı da güçlendirmek, donanımlı hale getirmek için çalıştıklarını belirtiyor. Dolayısıyla teori ile pratiğin bir araya gelmesiyle müthiş bir sinerji yaratılacağını düşünen Çayır, bu amaçla 2010 ile 2012 yılları arasında bir grup öğretmenle akademisyenleri bir araya getirerek “ayrımcılık” konusunda çalışmalar yaptıklarını anlatıyor.

 

15 kişilik atölye çalışması yapıldı

Her hafta sonu 15 kişilik bir çekirdek grupla BİLGİ’de bir araya gelerek atölye çalışması yaptıklarını anlatan Çayır, her hafta psikoloji, sosyoloji, felsefe, hukuk ve siyaset bilimi bölümü hocalarıyla ayrımcılığı tartıştıklarını, bu tartışmalar sonucu öğretmenlerin inanılmaz şekilde ayrımcılıkla ilgili arka plan bilgisi edindiklerini, bu arada akademisyenlerin de öğretmenlerden çok şey öğrendiğini ve sonunda bir kitap yazdıklarını dile getiriyor.

Öğretmenleri bilgilendirici, ayrımcılıkla ilgili çerçeve çizen, örnekler içeren metinlerden oluşan bu kitabın öğretmenlerle birlikte yazıldığını, onların talep ve ihtiyaçları doğrultusunda metinlerin oluşturulduğunu söyleyen Çayır, bununla birlikte ayrımcılık konusunda öğretmenlerle örnek dersler de geliştirdiklerini belirtiyor.

Yaklaşık 1.5 yıllık çalışmalar sonucu ortaya çıkan kitapla, örnek derslerin şimdi birçok öğretmen tarafından okullarda kullanıldığını belirten Kenan Çayır, SEÇBİR olarak bir de okullarda öğretmenleri güçlendirme çalışmaları başlattıklarını, bu kapsamda akademisyenleri okullara götürdüklerini vurguluyor. Geçen sene Terakki Vakfı okullarında bu çalışmayı yaptıklarını açıklayan Doç. Dr. Çayır, “Toplumsal sorunları eğitim ortamında tartışmak: Öğretmen ve akademisyenlerin birlikte öğrenme ve üretme” adıyla, Eylül 2012-Mayıs 2013 tarihleri arasında Terakki Vakfı desteğiyle yürütülen projede, farklı branş ve seviyeden öğretmenlerle bir eğitim yılı süresince düzenli aralıklarla bir araya gelerek ayrımcılığın farklı boyutlarını uzmanlar ile tartıştıklarını ve örnek etkinlikler ürettiklerini ifade ediyor.

Çayır bu konuda şunları söylüyor: “25 kişilik çekirdek bir grup oluşturduk, bir hafta psikoloji bölümünden, bir hafta felsefe, bir hafta sosyoloji ve diğer bölümlerden hocalarımız okuldaki öğretmenlerle, ilkokul, ortaokul ve liselerde engellilik ve toplumsal cinsiyet konusunda nasıl dersler geliştirileceğine dair çalışmalar yaptık ve sonunda dersler geliştirdik. Bu çok değerli bir çalışma çünkü sadece akademisyenler değil, sahadan engelli arkadaşlarımız da çalışmaya katıldı. O arkadaşımız bu konuda çok doğru bildiğimiz yanlışları anlattı. Şimdi bu öğretmenlerimiz, öğrencilerine daha bilimsel, ön yargıları kıran dersler geliştiriyor.”

 

Ders kitaplarını inceleme projesi

SEÇBİR olarak bir de Tarih Vakfı ile birlikte “Ders Kitapları İnceleme Projesi”ni başlattıklarını, bu projede ders kitaplarını incelediklerini ve kitaplardaki ayrımcılığa yönelik olumlu ve olumsuz bilgileri tespit ettiklerini ifade eden Çayır, tespit edilen olumlu ve olumsuz örneklerin raporlandığını belirterek, yapılan tespitlerle ilgili şöyle konuşuyor: “Mesela zorunlu din dersi kitabında ‘dinimiz’ ifadesi kullanılıyor. Halbuki ‘dinimiz’ dediğiniz zaman herkesi Müslüman varsaymış oluyorsunuz. Bu ciddi bir sorun çünkü bu ders zorunlu bir ders. Çok olumlu örnekler de var, eskiden kadınlar sadece öğretmen, anne olarak gösterilirdi şimdi doktor, pilot gibi farklı mesleklerde gösteriliyor. Mesela ütü yapan, mutfakta yemek yapan, eşine yardım eden, temizlik yapan erkek resimleri var ardık. Bunlar oldukça sevindirici.”

Kasım 2011 itibariyle bir grup sosyoloji öğrencisi ve SEÇBİR uzmanları tarafından başlatılan “Ders Kitapları İnceleme Projesi”nin düzenli toplantılar ve atölye çalışmalarıyla, 2011-2012 eğitim-öğretim yılında okutulan 1. sınıftan 8. sınıfa kadar Hayat Bilgisi ve Sosyal Bilgiler ders ve çalışma kitaplarını ve 8. sınıf Vatandaşlık ve Demokrasi Eğitimi kitabını niteliksel tarama ölçütlerini kullanarak incelemeyi, inceleme sonuçlarını rapor ve sunumlar yoluyla kamuoyuyla paylaşmayı amaçladığını söyleyen Çayır, “Proje sadece MEB basımı kitapları değil, özel yayınevlerinin bastığı ve MEB tarafından bu yıl Türkiye’nin farklı yerlerinde okutulmak üzere dağıtılmış kitapların da analizini içermektedir” diyor.

 

Öğretmenler için sertifika programı başlatıldı

Kenan Çayır, bu sene yaptıkları bütün bu çalışmaları daha geniş bir kitleyle buluşturmak amacıyla bir de “Öğretmenin Atölyesi” adıyla bir sertifika programı başlattıklarına dikkat çekiyor. Çayır, “Toplumsal sorunları eğitim ortamında tartışmak sertifika programı” adıyla başlattıkları programla ilgili; “Türkiye toplumu sancılı, ancak demokratikleşme yolunda fırsatlar da içeren bir dönüşüm sürecinden geçiyor. Bu süreç sadece çatışma değil, siyasal ve sivil aktörlerin girişimlerine bağlı olarak bir demokratikleşme potansiyeli de taşıyor. Bu çerçevede eğitimin, toplumsal barışın ve demokratikleşmenin sağlanmasına katkı sunan bir anlayışla yeniden kurgulanması gerekiyor. Eğitimin temel aktörlerinden biri olan öğretmenlerin toplumsal sorunlar karşısında donanımlı hale getirilmesine, güçlendirilmesine ve desteklenmesine yönelik çalışmalar yapılması önem kazanıyor” diye bilgi veriyor.

Çayır, öğretmenlerin güçlendirilmesi ve desteklenmesine yönelik çalışmalar yürüten SEÇBİR ve Eğitim Reformu Girişimi’nin (ERG), edindikleri deneyimleri ve ürettikleri kaynakları öğretmenlerle ve eğitimcilerle paylaşmak amacıyla İstanbul Bilgi Üniversitesi çatısı altında başlattığı sertifika programı çalışmalarının, eleştirel düşünme yaklaşımının öğretmenler arasında yaygınlaşması ve toplumsal sorunların eleştirel düşünme yaklaşımıyla eğitim ortamına taşınması için öğretmenlerin ve eğitimcilerin desteklenmesi amacıyla gerçekleştirildiğini belirtiyor.

Üniversite ortamında farklı disiplinlerden akademisyenlerle ve deneyimli eğitimcilerle katılımcıların birlikte çalıştığı ve ürettiği programın temel hedeflerinin, çok disiplinli bakış açısı kazandırmak, öğretmenlik ve öğrenme üzerine düşündürmek olduğunu dile getiren Çayır, programın hedef kitlesinin, farklı branş ve seviyelerden öğretmenler olduğunu ve 25 kişiden oluştuğunu söylüyor.

Bundan sonra her eğitim dönemi açılması planlanan sertifika programının ilki, 2013-2014 Eğitim Yılı Güz Dönemi’nde açıldı. 21 Eylül 2013 tarihinde başlayan program 13 hafta boyunca Cumartesi günleri devam edecek ve 4 Ocak 2014 Cumartesi günü tamamlanacak. Programda; “Demokratik Yurttaşlık ve Eleştirel Düşünme, Gruplararası İlişkiler ve Ayrımcılık, Kültür, Kimlik ve Çoğulculuk, Cinsiyet, Cinsiyet Kimliği ve Cinsel Yönelim, Engellilik, Yaşçılık, Çocukluk ve Çocuk Katılımı, Yoksulluk ve Sosyal Dışlanma, Ayrımcılıkla Mücadele, Eşitlik ve Adalet” konuları ele alınıyor.

Öğretmenin Atölyesi: Toplumsal Sorunları Eğitim Ortamında Tartışmak” Sertifika Programı, Açık Toplum Vakfı, İsveç Konsolosluğu, Hollanda Konsolosluğu Matra Programı, Friedrich Ebert Stiftung Derneği ve İstanbul Bilgi Üniversitesi tarafından destekleniyor.

 

Yüksek lisans programı da açılacak

Merkez olarak işlevlerinin biraz da eğitimle ilgili çalışmaları duyurmak, bu konuda bir platform oluşturmak olduğunu sözlerine ekleyen Doç. Dr. Kenan Çayır, iki haftada bir SEÇBİR Konuşmaları adı altında yine BİLGİ’de seminerler yaptıklarını da belirtiyor. Kasım’ın ortasında 30’uncusunu yaptıkları bu seminerlerin halka açık olduğunu ve ayrımcılık, yoksulluk, yabancı dil öğretimi gibi her türlü toplumsal sorunu konuştuklarını dile getiriyor. İstanbul dışında, İzmir, Diyarbakır gibi çok farklı şehirlerden de insanların bu seminerlere katılmak istediğini ifade eden Çayır, “İstanbul artık bu tip toplantılara doymuş durumda. Ama taşrada ayrımcılıkla ilgili çok güzel hikayeler var. Bazen bu hikayeleri kendileri videoya çekip bize gönderiyor, bazen de biz BİLGİ’den öğrencilerimizi gönderip çektiriyoruz. O videoları da web’de yayınlıyoruz” diyor.

Bu tarz çalışmaları yapmaya devam edeceklerini bildiren Çayır, konuşmasını şöyle sürdürüyor: “Türkiye’de maalesef öğretmenliğin statüsü hala çok düşük. Bu statüyü yükseltmek ve güçlendirmek gerekiyor. Eğitim sadece öğretmenlerden oluşan bir kurum değil, eğitim yöneticiliği, eğitimdeki destek hizmetleri, psikolojik rehberlik, danışmanlık gibi alanları da geliştirmemiz gerekiyor. Biz bunu bizim programlarımıza katılarak uzman eğitmen olan mezunlarımızın da desteği ile gerçekleştirmeye çalışıyoruz.”

Bir de yine eğitim alanında çalışmayı düşünen mezunlara yönelik bir yüksek lisans programı açmayı düşündüklerini açıklayan Çayır, eğitim alanında çok ciddi araştırmacılara ihtiyaç olduğunu, tezli ve tezsiz olacak bu programdan tezli olanı tercih edenlerin, araştırmacı olup akademide kalabileceğini söylüyor. Çayır, özellikle öğretmenleri, burslu olarak bu yüksek lisans programına almak istediklerini sözlerine ekliyor.

 

 “Öğretmenin Atölyesi” sertifika

programının akademik kadrosu

Ayşe Beyazova, İstanbul Bilgi Üniversitesi ÇOÇA

Ayşe Gül Altınay, Sabancı Üniversitesi Sanat ve Sosyal Bilimler Fakültesi

İdil Işıl Gül, İstanbul Bilgi Üniversitesi Hukuk Fakültesi

Kenan Çayır, İstanbul Bilgi Üniversitesi Sosyoloji Bölümü

Melike Türkan Bağlı, Maltepe Üniversitesi,  Eğitim Fakültesi

Melisa Soran, İstanbul Bilgi Üniversitesi SEÇBİR

Meltem Ceylan Alibeyoğlu, Özel Darüşşafaka İÖO

Mutlu Öztürk, Notre Dame de Sion Fransız Lisesi

Müge Ayan Ceyhan, İstanbul Bilgi Üniversitesi SEÇBİR

Neşe Özgen, Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi

Nil Mutluer, Fatih Üniversitesi Sosyoloji Bölümü

Pınar Uyan Semerci, İstanbul Bilgi Üniversitesi Siyaset Bilimi

Süleyman Akbulut, Toplumsal Haklar ve Araştırmalar Derneği

Zeynep Kılıç, İstanbul Bilgi Üniversitesi ÇOÇA

Program Direktörü: Kenan Çayır                                                                                                                                                                                                                                                               Program Koordinatörü: Melisa Soran                                                                                                                                                                                                                                                  Akademik Danışman: İpek Gürkaynak

 

 

SEÇBİR Müdürü Kenan Çayır kimdir?

Kenan Çayır 2004 yılından bu yana İstanbul Bilgi Üniversitesi Sosyoloji Bölümü’nde öğretim üyesi olarak çalışıyor. Lisans ve yüksek lisans eğitimini Boğaziçi Üniversitesi Sosyoloji Bölümü’nde tamamladı. Doktora derecesini Boğaziçi Üniversitesi Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler Bölümü’nden aldı. İngiltere’de Leeds Üniversitesi Vatandaşlık ve İnsan Hakları Eğitimi Merkezi’nde ve Almanya’da George-Eckert Uluslararası Ders Kitapları Enstitüsü’nde doktora sonrası çalışmalar yaptı. Avrupa Konseyi ve EIP Slovenya’nın ortaklaşa düzenledikleri insan hakları eğitimi seminerlerine ve Gürkaynak Yurttaşlık Enstitüsü’nün eğitici eğitimi seminerlerine katıldı, bu alanda sertifikalar aldı. Tarih Vakfı’nın Ders Kitaplarında İnsan Hakları Projesi’nde öğretmenlere ve ders kitabı yazarlarına yönelik eğitimler verdi. Milli Eğitim Bakanlığı ve Eğitim Reformu Girişimi’nin birlikte düzenledikleri “Düşünme gücü” adlı öğretmen eğitimi projesinde uzman eğitici olarak çalıştı. Farklı sivil toplum kuruluşlarının demokratikleşme ve insan hakları eğitimi alanındaki projelerinde danışmanlıklar yaptı. Ders kitapları, yurttaşlık, insan hakları eğitimi ve İslami hareketler üzerine çalışmakta ve yazılar yayımlamaktadır.

 

SEÇBİR’in hedefleri

-Kimlik, modernleşme, laiklik, demokratikleşme, yurttaşlık, yoksulluk, ayrımcılık gibi konuların eğitimde nasıl ele alınabileceğine dair materyaller geliştirmek ve bu konularda eğitim seminerleri düzenlemek,

-Öğretmenlere yönelik eğitim seminerleri düzenlemek ve bu yolla birer “kanaat önderi” olan öğretmenleri evrensel değerler temelinde daha donanımlı hale getirmek,

-Akademinin ürettiği çalışmaların eğitimciler ile eğitimcilerin ürettiği materyallerin akademisyenler ile paylaşılması için zemin hazırlamak,

-Sosyoloji Bölümü’nün kentleşme, gençlik ve ayrımcılık konularında lise öğretmenleri ve öğrencileriyle yürüttüğü çalışmaları yaygınlaştırmak,

-Özelde sosyoloji dersi kitapları genelde tüm ders kitapları ile ilgili çalışmalar yapmak,

-Resmi kuruluşlara ve sivil toplum kuruluşlarına özellikle çift dilli eğitim, eğitimde ayrımcılık, vatandaşlık, demokrasi ve insan hakları eğitimi gibi konularda danışmanlık hizmeti vermek SEÇBİR’in hedefleri arasında.

 

Powered by Openmedia