2021’den Ekonomi Ekseninde Ne Beklemeliyiz?

Ekonomi ekseninde nasıl bir 2021 beklediğimize dair röportajımızı BİLGİ Finansal Uygulama ve Araştırma Merkezi Müdürü Prof. Dr. Ege Yazgan ve Florida Uluslararası Üniversitesi’nde ekonomi profesörü olarak çalışmalarını sürdüren 2000 BİLGİ Ekonomi Üstün Başarı Programı mezunumuz Prof. Dr. Hakan Yılmazkuday ile gerçekleştirdik.

Sağlıktan ekonomiye, politikadan iklim değişikliğine ve beraberinde getirdiği doğal afetlere her anlamda ve her alanda felaketler yaşadığımız bir 2020 geçirdik. Siz kendi alanınız açısından 2020’yi nasıl özetlersiniz?

Ege Yazgan: Benim alanım ekonomi. Belirttiğiniz gibi ekonomik açıdan da çok zor bir yıl oldu. Derin bir şok yaşandı. Ülkeler para ve maliye politikalarını, kapasiteleri ölçüsünde, bu şokun etkisini azaltmak için hızla devreye soktular ve ekonomik krizin yayılması önlenmeye çalıştılar. Şu ana kadar bu açıdan başarılı olunmuşa benziyor. Ancak düşük gelirli kesime yapılan destekler yetersiz kaldı ve zaten bozuk olan, gelir dağılımı daha da bozuldu. Ancak yine de, dünya ekonomisi uzun süreli büyük bir çöküş olasılığını arkada bırakmışa benziyor. Toparlanma için ise önümüzdeki yılın ikinci yarısını
beklemek gerekecek. Diğer yandan toparlanma, bu süreçte daha ağırlaşan, borç, gelir dağılımı bozukluğu, işsizlik gibi sorunları ortadan kaldıracak bir toparlanma olmayacak.

Hakan Yılmazkuday: Dediğiniz gibi 2020 senesini bir felaketler yılı olarak tanımlamak sanırım yanlış olmaz. Sene başında hiçbirimiz ne olduğunu anlamazken, Mart ayı başında bir anda karşımıza çıkan koronavirüs pandemisi hepimizi derinden etkiledi. Miami’de yaşayan birisi olarak iklim değişikliklerinden de epeyce etkilendiğimizi söyleyebilirim. Örneğin burada birçok mahalleyi son yıllarda durduk yere (medcezir sonucu) su basması yetmiyormuş gibi, her sene üzerimizden geçen sayısız fırtına hayatı oldukça negatif etkiliyor.

Politika konusunda Amerika’da yılın büyük bir kısmı seçimlerle geçti. Bilime ve de bilim insanlarına inancı olmayan politikacıların koronavirüs pandemisiyle mücadelesinin bir yere varamayacağını sanırım tüm dünya ve de Amerikalılar görmüş oldu. Bu da seçim sonuçlarında açık bir biçimde ortaya çıktı. Bütün kötü giden işlerin yanında 2020 yılına biraz da pozitif yönden bakacak olursak, sürekli olarak evde vakit geçirdiğimiz için, üzerinde çalışmakta olduğum araştırmalarıma daha çok vakit ayırdığımı söyleyebilirim. Örneğin trafikte geçen zaman, restoranlara gittiğimizde harcadığımız zaman, ya da sosyal aktivitelerde geçirdiğimiz zaman dikkate alındığında, bunların hepsi bize evde daha çok iş yapılacak zaman olarak bize geri döndü. Tabi ki işin psikolojisini hesaba katınca sürekli evde vakit geçirmek zaman zaman hepimizi zorlamıştır.

 

2020’den ne gibi dersler çıkarmalıyız? Olaylara nasıl yaklaşmalıyız?

Ege Yazgan: 2020 bize insanlık tarihinde sıkça rastlanılan salgınları
geride bırakmadığımızı hatırlattı. Evet insanlık, son büyük salgın hastalıktan bu yana teknolojik açından çok ileri gitti bilimde büyük ilerlemeler kaydedildi ama bir virüs bize hala çok büyük hasarlar verebiliyor. Bilimsel ilerleme bizi eskiye nazaran çok daha donanımlı yaptı ama kırılganlığımız sürüyor. Çok daha iyi bir sağlık sistemine ihtiyacımız olduğu ortada. Daha fazla araştırmaya kaynak ayırmamız ve acil olarak eşitsizlikleri azaltıcı politikalar geliştirmeye yönelmemiz lazım.

Hakan Yılmazkuday: Felaketler ile geçen 2020 senesini tartışırken dikkat etmemiz gereken şey başımıza gelenlerin neredeyse hepsinin bilim ile bir çözümü var. Fakat gerek halk olarak biz gerek ise politikacılar bu konulara elimizden geleni acaba ne kadar yapıyoruz?
Örneğin, yapılan çalışmalara göre, koronavirüs pandemisinin en kolay çözümlerinden birisi dışarıda sürekli maske takmak. Kendi yaptığım çalışmalara göre (ki başkaları da bu konuda hemfikir), toplumun büyük çoğunluğu (yaklaşık %85) sürekli maske takarsa, koronavirüs neredeyse ortadan kalkıyor. Fakat bu konuda ne insanlar ne de politikacılar gerekeni yapabilmiş değil.
Ekonomiye gelecek olursak, yıllardır süregelen, bilim insanlarının yıllarını vererek bir araya getirdiği iktisat literatürü, bazı politikacılar tarafından dikkate alınmayabiliyor. Tabi ki bu tarz bilim dışı politikaların sonu genelde hüsranla bitiyor. Uzun lafın kısası, bilime ve bilim insanlarına tekrar kulak vereceğimiz bir yaklaşım, hepimizin birçok alanda işine yarayacaktır.

 

Yeni bir yıla başladık. Tüm yeni yıllar gibi bu yıla da insanlar yeni başlangıçlar, yeni umutlar, hedeflerle başlıyor. Geçtiğimiz yıllara göre nasıl farklılaştı yeni yıldan beklentiler?

Ege Yazgan: Bu yıl da maalesef zor bir yıla giriyoruz. Aşı konusundaki ilerlemeler ümit verici. Ancak önümüzdeki yılda da salgın devam edecek. Ümidimiz yaz döneminde belli bir rahatlamaya kavuşabilmek.

Hakan Yılmazkuday: Koronavirüs pandemisi sağolsun, artık beklentimiz ütopik hayallerden çok, ailece sağlıklı olmak, işimizi (eğer hala varsa) kaybetmemek ya da iş bulmak üzerine. Eğer bizi yöneten politikacılar da bilime ve bilim insanlarına kulak verecek olursa, şu anda yaşadığımız birçok problemi ortadan kaldırmak hepimizin elinde. Kısaca her alanda normalleşme sanırım hepimizin ortak beklentisi.

 

Peki 2021’den küresel ve toplumsal anlamda neler beklemeliyiz? 2021’de dünya ve ülkemiz sizin gözünüzle nasıl bir yer olacak?

Ege Yazgan: 2021’de insanlığın zorlu bir mücadele vereceğini düşünüyorum. Bu mücadele daha eşitlikçi bir dünyanın filizlerini atmaya yarayabilir. 2021’de almamız gereken dersleri iyi kavrayabilirsek daha özgürlükçü bir dünyaya doğru adım atabiliriz. Aksi istikamete doğru gitmek, yani otoriterleşmeye doğru kaymamız da mümkün. Zamanla hangisini tercih edeceğimizi göreceğiz. Bu 2021’de olur mu derseniz, pek sanmıyorum.

Hakan Yılmazkuday: Amerika’da gerçekleşen 2020 seçimleri sonrasında Joe Biden’ın başkan seçilmesi
dünyayı normalleşme yoluna daha kolay sokacaktır. Kendisinin bilime ve bilim insanlarına güveneceğini açıklaması bunun güzel bir göstergesi. Koronavirüs aşısının başlamasıyla birlikte 2021 sonuna doğru işlerin biraz daha kendine geleceğini söyleyebiliriz. Fakat unutmamak gerekir ki, aşı bile olsak, maske takmaya ve sosyal mesafemizi korumaya uzun süre devam etmeliyiz. Ülkemize gelecek olursak, yapılması gerekenlerin daha önce de söylediğim gibi bilim çerçevesinde gerçekleşmesi gerekir. Bunun içinde ekonominin kurtuluş yolları bellidir. Ülke politikası olarak kurum ve kuruluşlara, bilim ve bilim insanlarına önem verebilirsek, altından kalkamayacağımız bir problem olacağını
düşünmüyorum.

Powered by Openmedia