Bugüne kadar Türk-Yunan ilişkileri alanında uzman yetiştiren Uluslararası İlişkiler Yüksek Lisans Programı, Ortadoğu ve Balkanlar konusunda da uzman yetiştirmeye başladı. BİLGİ’nin Siyaset Bilimi Doktora Programı ise bu yıl ilk mezunlarını veriyor.
BİLGİ’nin Türk-Yunan ilişkileri alanında uzmanlaşma olanağı sağlayan ve bu konuda dünyadaki tek akademik girişim olan Uluslararası İlişkiler Yüksek Lisans Programı’nın, 2011-2012 akademik döneminden itibaren kapsamı genişletildi. ‘Bölgesel Çalışmalar’ adı altında kapsamı genişletilen program, Türkiye-Yunanistan çalışmalarının yanı sıra değişen gündem ile paralel olarak Ortadoğu ve Balkanlar üzerinde de yoğunlaşma olanağı sunmaya başladı. Yine bu çerçevede bir başka bölgesel uzmanlık alanı olan Avrupa konusundaki çalışmalar da Avrupa Birliği Enstitüsü ve Avrupa Etütleri Yüksek Lisans Programı ile yakın bağlantı içinde yürütülüyor. BİLGİ’nin doktora programlarından Siyaset Bilimi Doktora Programı ise Türk siyaseti, uluslararası ilişkiler, karşılaştırmalı siyaset ve siyaset teorisi alanlarında ihtiyaç duyulan uzmanları bu yıl ilk kez mezun ediyor.
Uluslararası ilişkiler disiplininin çeşitli alanlarında uzmanlaşmak isteyenlerin ihtiyaç duydukları temeli hazırlamayı amaçlayan Uluslararası İlişkiler Yüksek Lisans Programı’nın, uluslararası ilişkilerin teori ve pratiği üzerine bir program olduğunu söyleyen Sosyal Bilimler Enstitüsü Müdürü Yrd. Doç. Dr. İlay Romain Örs, program kapsamında, Uluslararası İlişkiler Teorisi, Uluslararası İlişkilerin Ekonomi Politiği, Dış Politika Analizi, Demokratikleşme ve Küreselleşme, Ulusçuluk ve Uluslararası İlişkiler gibi derslerin yanı sıra, dünya siyasetinde ve Türk dış politikasında güncel olaylara ilişkin dersler verildiğini dile getiriyor.
Programın; özellikle 1999 yılından sonra iki ülke arasındaki ilişkilerin yumuşaması ve iyileşmesi ile birlikte ihtiyaç duyulan uzman eksikliğinin giderilmesine ve aynı zamanda Türk-Yunan ilişkilerinin geliştirilmesine yönelik bir çalışma olarak başlatıldığını söyleyen Örs, yaklaşık beş yıl önce bu amaçlarla yola çıkan programın, geçen seneye kadar Türk-Yunan ilişkileri alanına yoğunlaştığını belirtiyor. Ancak glabol krizin etkisiyle 2010 yılında Yunanistan’da vakıf ve burs olanaklarının kaldırıldığını açıklayan Örs, bunun da vakıflar aracılığı ile programa burslu olarak katılan Yunanlı öğrencilerin sayısını azalttığını belirtiyor.
Yabancıların programa ilgisi yüksek
Tüm bu gelişmelerden sonra geçen sene müfredatta değişikliğe gidildiğini söyleyen İlay Örs, “Geçen seneye kadar Yunanistan’daki vakıflarla yaptığımız özel bir anlaşma sonucu, Yunanlı öğrenciler burslu olarak programa katılabiliyordu. Dolayısıyla beş-altı sene kadar programın yarısı Yunanlı veya Kıbrıslı öğrenciler diğer yarısı Türk öğrencilerden oluşuyordu” diyor. O zamana kadar program kapsamında bir Türk bir Yunan hocanın ders verdiğini ifade eden Örs, programın koordinatörü Yrd. Doç. Dr. Harry-Zachary G. Tzimitras’ın da bu program için Yunanistan’dan geldiğini, bu alanda uzman bir hoca olduğunu açıklıyor.
Son bir yıldır daha önceden oluşmuş reputasyonlardan dolayı hala Yunanistan’dan Kıbrıs’tan gelen öğrenciler olduğunu ancak buna diğer ülkelerden gelen öğrencilerin de eklendiğini söyleyen Örs, programın bu haliyle gerçekten bir uluslararası program niteliğini kazandığını vurguluyor. Buna paralel olarak programın müfredatında da değişiklik yapıldığını dile getiren İlay Örs, bununla ilgili şunları söylüyor: “Şimdi programı, Türk-Yunan ilişkilerinin yanı sıra Balkanlar ve Ortadoğu konusundaki bölgesel çalışmaları destekler bir program haline getirdik. Şimdi Türk-Yunan ilişkileri, Ortadoğu ve Balkanlar alanında uzmanlaşma sağlamak amacıyla, bu bölgelere yönelik eğitim vermeye başladık.”
Artık programa katılan öğrencilerin bu üç alandan birine odaklanabildiğine dikkat çeken Örs, mezun olduklarında uluslararası ilişkiler diploması alan öğrencilerin, aldıkları seçmeli dersler, yaptıkları proje veya tezle belli bir alanda yoğunlaşmaları durumunda ayrıca bununla ilgili bir de sertifika verildiklerini açıklıyor. Örs, “Öğrenciler bu üç alandan birinde uzmanlaşmayı tercih ettiklerinde, bununla ilgili onlara diploma dışında bir sertifika verebiliyoruz. Mesela Ortadoğu alanında uzmanlaşmışsa bunun sertifikasını veriyoruz. Bu sertifikayı bazı öğrencilerimiz özellikle istiyor. Özellikle son dönemlerde Ortadoğu alanında uzmanlaşmak isteyen gazeteciler gibi” diyerek sertifikanın amacını açıklıyor.
Avrupa çalışmaları da yapılıyor
Uluslararası İlişkiler Yüksek Lisans Programı ile Avrupa Etütleri Yüksek Lisans Programı’nın pratikte paralel yürütüldüğünü de sözlerine ekleyen Örs, Avrupa çalışmaları programında ders veren AB uzmanı hocaların, uluslararası ilişkiler programında da ders verdiğini ifade ediyor. “Uluslararası İlişkiler, Avrupa Etütleri Yüksek Lisans Programı ve Siyaset Bilimi Doktora Programı birebir yürütülüyor. Hocalar aynı olduğu için programlara katılan tüm öğrenciler bu programlardan seçmeli dersler alabiliyor” diye konuşan İlay Örs, artık dünyanın soğuk savaş döneminden çıktığına, ikili sistemin yerini bölgeselleşmeye bıraktığına dikkat çekiyor.
Bunun en iyi örneğinin AB olduğunu, AB’nin ayrı bir güç olarak tek başına ortaya çıkabilmiş ve bölgesel olarak bir araya gelebilmiş entegre bir örnek olarak karşımıza çıktığını vurgulayan Örs, Akdeniz bölgesinin bir havza içindeki ülkeleri kapsaması, bunların bir arada karar almaları ve ileriye dönük politikalar üretmeleri, Asya, Amerika kıtası ve son dönemde Ortadoğu’daki gelişmelerin de buna örnek olduğunu dile getiriyor. Bütün bu trendlerin Türkiye’ye yansımasının önemine dikkat çeken Örs, “Çünkü Türk dış politikası artık bölgesinde kendini farklı bir şekilde konumlamak üzerine oluşmaya başladı. Soğuk savaş döneminde belli bir tarafla ilişkili politikalar üreten Türkiye, şimdi bölgelere yönelik dış politikalar üretiyor. Bunların başında AB, Ortadoğu, Balkanlar, Orta Asya, Akdeniz geliyor” diyor. Tüm bu gelişmelere paralel bu alanda uzmanlaşmak, oluşan ilgiye cevap verebilmek talebiyle karşılaştıklarına vurgulayan İlay Örs, “Eğitimde bu alandaki eksikliği gidermek, bu taleplerin karşılığını vermek istedik. Bu nedenle bu programları buna göre yeniden kurguladık” diyerek yeniden yapılandırmanın nedenini açıklıyor.
Gazetecilerin programa ilgisi yüksek
Uluslararası ilişkilerde uzmanlaşmak isteyenlerin başında medya, iş dünyası, sivil toplum örgütleri ve siyaset dünyasında çalışanların geldiğini söyleyen Örs, “Biz mülkiye gibi direk diplomat, bürokratik yetiştiren bir program değiliz ama bürokratların ve diplomatların uzmanlaşma alt yapısını sağlıyoruz” diyor. Sivil toplum örgütlerinden de çok ciddi talep olduğunu söyleyen Örs, bunun nedenini, hem bölgesel yakınlaşmalara hem de bu örgütlerin giderek büyüyüp, daha çok hareketlenmesine bağlıyor.
Bugün iş dünyasının eskisi gibi lokal çerçevede değil, daha bölgesel daha global çalıştığını belirten Örs, bu yüzden hedef bölgelerde işlerini yürütecek uzmanlar aradıklarını dile getiriyor. “Mesela bir inşaat şirketinin Irak’taki işlerinde çalışan bir kişi bölge ile ilgili daha fazla bilgilenmek amacıyla programa katılıyor” diyen Örs, programa en fazla gazetecilerin ilgi gösterdiğini açıklıyor.
Bunlar dışında aynı zamanda akademisyen de yetiştirdiklerinin altını çizen İlay Örs, bugün programa Türkiye dışından Yunanistan, Balkanlar, Ortadoğu, Kıbrıs, Lübnan, Kırgızistan, Kore’den öğrencilerin katıldığını açıklıyor. “Bu öğrencilere çok farklı alanlara yönelik dersler veriyoruz ve bu alanlarda uzmanlaşmalarını sağlıyoruz” diye konuşan Örs, YÖK’ün belirlediği yüksek lisans programları kuralları çerçevesinde programa öğrenci kabul ettiklerini belirterek; “ALES’te aldıkları puanı da dikkate alıyoruz. Bunun dışında bir yazılı sınav yapmıyoruz. Eğitim İngilizce olduğu için mülakatlarda İngilizce ölçümü ve kabulü yapılıyor. Öğrencinin transkripti, daha önce yaptığı çalışmaları, yazdığı niyet mektubunu vs dikkate alıyoruz. Olanaklar elverdiğince öğrenciye burs da verebiliyoruz” diye bilgi veriyor.
Programla beraber kapasite büyüyor
Normalde öğrenci kapasitesi 20 olan programın, yeni dönemde ders sayısı ve uzmanlaşma alanları artırıldığı için kapasitesinin de arttırılabildiğini söyleyen Örs, program kapsamında verilen eğitimle ilgili şunları söylüyor: “Bölgesel çalışmalar olduğundan beri, zorunlu bölgesel çalışmalar dersimiz var. Müfredata yeni konan bu ders bir çeşit giriş dersi niteliğinde. Hem bölgesel çalışma perspektifini öğrencilere sunan, hem de bu konudaki akademik çalışmaları ve uluslararası ilişkiler dalındaki yerini anlatan bir ders bu. Aynı zamanda her ders konunun uzmanları, o bölgenin uzmanlaşmış kişileri akademisyenleri tarafından veriliyor. Daha sonra öğrenciler bölgesel uzmanlaşmaya gittikleri zaman yine seçtikleri derslerle diğer bölgeler hakkında da bilgi sahibi oluyorlar. Yani mesela Ortadoğu seçen bir öğrenci aynı zamanda Karadeniz bölgesi ve Orta Asya hakkında da bilgi sahibi olarak mezun oluyor.”
Bunun dışında Türk-Yunan, Balkanlar, Ortadoğu Çalışmaları adında her bölgeye denk gelen derslerle istatistik, araştırma metotları dersi verdiklerini ifade eden İlay Örs, programa 2011 itibariyle tezli ve projeli seçeneği getirildiğini açıklıyor. Geçen seneye kadar öğrencilerin tez yazarak mezun olabildiğini belirten Örs, “2011-2012 eğitim yılına kadar öğrencilerin iki senede sekiz ders bir proje vererek mezun olması gerekiyordu. Şimdi proje seçeneği ile isteyen öğrenciler, üç senede 10 ders verip bir proje hazırlayarak mezun olabilecekler” diyor. Örs, program kapsamında ders veren hocalarla ilgili ise şunları söylüyor. “Hocalarımızdan Yunanlı Yrd. Doç. Dr. Harry-Zachary G. Tzimitras, Türk-Yunan ilişkileri, uluslararası ilişkiler, uluslararası hukuk alanında uzman. Avrupa konusunda, Yaprak Gürsay Senem, Emre Gönen der veriyor. Emre hoca aynı zamanda Avrupa Etütleri programında ders veriyor. Bu programda ders vermesi için Almanya’dan Peter Widmann geldi. Ben bölgesel çalışmalar dersini veriyorum, Akdeniz, Güneydoğu Avrupa, Türk-Yunan çalışmaları uzmanıyım. Gencer Özcan hocamız Ortadoğu uzmanımız. Doğa Çerezan, Türkiye siyaseti ile ilgili ders verecek. İlter Turan’ın verdiği bir metot dersi var.”
Siyaset Bilimi Doktora Programı
Aynı zamanda Siyaset Bilimi Doktora Programı’nın koordinatörü olan İlay Romain Örs, Sosyal Bilimler Enstitüsü’nün iki doktora programından birinin bu program olduğunu, bu yıl Enstitü’nün yeni doktora programlarını eğitime açtığını dile getiriyor. Bu yıl ilk mezunlarını verecek olan Siyaset Bilimi Doktora Programı ile ilgili de bilgi veren Örs, programın akademik olarak yüksek nitelikli olmasına önem verdiklerine dikkat çekiyor. Öğrencilerin program kapsamında, zorunlu dersler, seçmeli dersler, bir de birebir okuma ve araştırma dersleri ile dört anabilim dalında yoğunlaşabildiklerini belirten Örs, “Program kapsamında uluslararası ilişkiler, siyaset teorisi, karşılaştırmalı siyaset ve Türk siyaseti adında dört zorunlu dersimiz var. Bunları herkes alıyor. Daha sonra çeşitli seçmeli dersler oluyor. Bunların bazıları teorik bazıları da uygulamaya yönelik dersler. Öğrenciler yeterlilik sınavı zamanında bu dört alt daldan ikisini seçiyorlar ve o iki daldan hem yazılı hem de sözlü sınava giriyorlar. Daha sonra metot ve tez yazma teknikleri üzerine bir ders alıyorlar ve tez hazırlamaya başlıyorlar” diyor.
Halen programda eğitim gören 40 öğrenci olduğunu söyleyen Örs, bu öğrencilerin çoğunun tez aşamasında bulunduğunu dile getirerek şunları söylüyor: “Doktora süreci çok önemli bir süreç. Bazı öğrencilerimiz işlerinin yoğunluğundan donduruyor, bazıları afla geri dönüyor. Çünkü doktora programı çok zaman alan, yoğunlaşılması gereken bir program. Bu programı bitirenler genelde alanında uzman akademisyenler oluyor.” Doktora programının da YÖK’ün belirlediği kriterlere uygun şekilde öğrenci kabul ettiği ifade eden Örs, daha önce master derecesi sahibi olanlardan ALES istediklerini, master yapmayanları bir bilimsel hazırlık programına tabi tuttuklarını, daha önce bazı dersleri almalarını şart koştuklarını açıklıyor. Program kapsamında burs da verildiğini sözlerine ekleyen İlay Örs, Siyaset Bilim Doktora Programı’nın akademisyen yetiştirdiğini vurguluyor.
Daha çok akademik kariyer yapmak isteyenlerin programa katıldığını dile getiren Örs, bunlar dışında sivil toplum örgütlerinde çalışanlar, siyaset dünyasından isimlerin programa ilgi gösterdiğini belirtiyor. Örs bununla ilgili; “Sivil toplum örgütü derken akademik raporlamalar yaparak toplumsal sorunları irdeleyen bazı derneklerden bahsediyorum. Siyaset bilimi doktorası özel sektör için çok da ihtiyaç değil. Siyaset dünyasından programa katılanlar arasında Egemen Bağış var. Ancak Egemen Bağış yoğunluktan programı bırakmak zorunda kaldı. Her dönem iki üç aktif siyasetçi, programa başlıyorlar ama aktif işleri nedeniyle bırakıyorlar genellikle” diye bilgi veriyor.
Başka okullardan gelenler oluyor
Siyaset Bilimi Doktora Programı kapsamında İlter Turan, Nihal İncioğlu gibi profesörlerin ders verdiğini söyleyen İlay Örs Romain, ülkenin çok prestijli okullarındaki başka doktora programlarından BİLGİ’ye transfer olarak gelen öğrencilerin de olduğunu ifade ediyor. BİLGİ’nin diğer programlarında olduğu gibi bu programıyla da fark yarattığının altını çizen Örs, “Bizim çok da rakibimiz yok. Anabilim dalının önemli temel akademik niteliklerini vermek konusunda gayet başarılıyız ve bu başarıyı öğrenciye yansıtıyoruz. Her ne kadar henüz mezun vermemiş olsak bile öğrenci memnuniyetinden bunu anlıyoruz. Benzer doktora programları belli alanlarda yoğunlaşmış vaziyette. Bu isimde başka doktora programları var ama bizim gibi bu alana işaret edebilen fazla program yok. Bu başarı açık bir perspektif sunmakla ilgili. Öğrencinin, kendi görüşlerini de rahatlıkla tartışılabileceği, özgür bir ortam bulması da çok önemli. Tabi prestijimizin yüksek olması nedeniyle de talebimiz yüksek” diyor.
Neden uluslararası ilişkiler programı?
-Uluslararası İlişkiler Yüksek Lisans Programı, hukuk gibi direk bir alanda uzmanlaşma sağlamamakla birlikte iş hayatında, akademik hayatta, sivil toplum örgütlerinde, medyada ve değişik alanlarda yaratıcı ve başarılı olma imkanları sunuyor.
-Programdan mezun olanlar; aldıkları derslerin yapısı itibariyle; sunum yapmak, rapor hazırlamak, bir projeyi başlatıp bitirmek gibi yetiler ve beceriler geliştirerek fark yaratabiliyor.
-Bir bilgiyi alıp harmanlamak, uzmanlaşmak, bir olayın değişik yönlerini hesaba katmak, neyi nerede kullanacağını bilmek gibi konularda beceri kazanıyor.
-Daha öğrencilik yıllarında bir iletişim ağı kurmak, uluslararası düzeyde ve kapasitede çalışabilmek yetisi kazanıyor.
-Değişik kültürlerden değişik alanlardan insanlarla bir araya gelmelerinin iş dünyasında avantajlarını görüyorlar.