Yeteneklerinizi BİLGİ’de geliştirin

İyi bir müzisyen, modacı, tasarımcı veya gösteri sanatları yöneticisi olabileceğinizi düşünüyorsanız; BİLGİ’nin yaz sonuna kadar devam eden özel yetenek sınavlarını kaçırmayın!

Ülkemizin gençleri farklı okullarda farklı eğitimler alsalar da farklı yeteneklere, kişilik özelliklerine ve yaşam biçimlerine ve hatta zekaya sahip olsalar da liseyi bitirdikten sonra test usulü yapılan üniversite sınavında kendilerine tanınan sürelerde aynı soruları çözerek, kariyer yapacakları meslekler için tercih yapmaya çalışıyor. Dünyada başka hiçbir ülkede örneği olmayan bu sistem uzmanlar tarafından çok eleştirilse de henüz alternatif bir sınav sistemi ortaya konmuş değil. Bu sınavlarda aldıkları puanlara göre üniversitelerin belli başlı klasik lisans programlarından birini tercih etmekten başka şansları olmayan öğrenciler; sevmedikleri, ilgilerini çekmeyen ve yetenekli olmadıkları alanlarda kariyer yapmak için yıllarca dirsek çürütüyor.

Son yıllarda bu sistemin dışına çıkarak, yetenekler ve ilgili alanlarına göre lisans programları geliştiren üniversitelerin sayısı hızla artıyor. Bu sayede, kendi yetenekleri, tercihleri ve ilgi alanlarına göre eğitim alabilecekleri üniversitelere giden gençler, daha sağlıklı bireyler olarak hayatlarına devam ediyor. Mesela müzisyen olmak isteyen bir öğrenci, liseyi bitirdikten sonra bu konuda eğitim almak istediği üniversitenin yaptığı özel yetenek sınavına girerek, kendini ve yeteneklerini gösterme, yaratıcılığını kanıtlama fırsatı yakalıyor.

Özel yetenek sınavı ile öğrenci alan üniversitelerin başında gelen BİLGİ’nin Fen Edebiyat Fakültesi’nin Müzik Bölümü, Uygulamalı Bilimler Yüksekokulu’nun Moda Tasarımı Bölümü, İletişim Fakültesi’nin VCD-Görsel İletişim Tasarımı Bölümü ile MAP-Sahne ve Gösteri Sanatları Yönetimi Bölümü, yeni öğretim dönemi için yeni öğrenciler bekliyor.

BİLGİ’nin en eski bölümlerinden Müzik Bölümü’nün Başkanı Yrd. Doç. Dr. Tolga Tüzün, 1996 yılında bir caz performansı bölümü olarak kurulan ve 2005 yılına kadar Türkiye’nin başarılı genç caz müzisyenlerini yetiştiren bölümün, yeni bir atılım yaparak artık tek bir stilde müzik eğitimi vermek yerine, bütün müzik formlarına eşit mesafede duran ve büyük harfle müzik eğitimi veren bir bölüme dönüştürüldüğünü söylüyor. “Bu sayede biz sadece klasik müzik eğitimi veren veya sadece ses tasarımı eğitimi veren bölümlerden bir hayli farklı bir yerde durmaya başladık” diyen Tüzün, dünyada bu yöndeki eğilimin farkına varmış birçok bölümle ilişki kurdukça, önümüzdeki on yıllara damgasını vuracak yepyeni bir müzik eğitimi anlayışının öncülüğünü yaptıklarını fark etmenin sevincini yaşıyor.

Sınavlarda başarılı olanlar bölüme alınıyor

Bölüm kapsamında her öğrencinin alması gereken; müzikle ilgili teorik ve teknik becerilerin özellikle durum ve performans endeksinde geliştirildiği zorunlu dersler olduğunu söyleyen Tüzün, kontrpuan ve armoni ile ses kayıt tekniklerinin de kendileri için aynı öneme sahip olduğunu ifade ediyor. Bunlardan birini öğrenmeden bölümden mezun olmanın mümkün olmadığına dikkat çeken Tüzün, “İkinci yıldan sonra ders programının yüzde 50’e yakınını seçmeli dersler oluşturuyor. Bunlar müzik teorisi, kompozisyon ve müzik ve ses teknolojileri alanlarında uzmanlaşmaya yönelik dersler olabileceği gibi tüm seçmeli dersler listesinde öğrencinin ilgi duyduğu herhangi başka bir disiplinin dersleri de olabilir” diyor.

Dört yıllık bir program olan müzik bölümüne her yıl 30 öğrenci aldıklarını açıklayan Tüzün, öğrencileri bölüme alırken, ciddi bir teori ve duyum sınavından geçirdiklerini, bu sınavların burs başvuruları için önemli bir kriter olduğunu, öğrencileri sınav öncesi hazırladıkları portfolyonun yanı sıra mülakatta gösterdikleri performansı göz önünde bulundurarak bölüme aldıklarını söylüyor. Bölümde, İlhan Usmanbaş, Tolga Tüzün, Selen Gülün, Tolga Özdemir, Can Kozlu, Mine Erkaya, Hakan Kurşun, Ömer Ahunbay ve Mike Nielsen gibi isimlerin ders verdiğini belirten Tüzün, bu hocaların çoğunun hem ulusal hem de uluslararası alanda uzman ve bilinen isimler olduğuna dikkat çekiyor.

Program diğer okullardan çok farklı

BİLGİ’nin müzik bölümünün diğer üniversitelerdeki aynı bölümlerden farklı olduğunu düşünen Tüzün, “Bizi diğerlerinden ayıran en önemli özellik, diğer üniversitelerde bu şekilde eğitim veren bir bölüm olmamasıdır. Biz kendi müziğini üretebilecek müzik üretiminin tüm aşamalarını kendisi gerçekleştirebilecek müzisyenler yetiştirmeyi hedefleyen programımızla diğer kurumlarda bulunmayan içeriğe sahip bir program yürütüyoruz. Gerek ders programımızın Türkiye’de bir benzerinin bulunmaması, gerekse BİLGİ’li müzisyen olmanın yaşamsal konumundan ötürü diğer bölümlerden farklıyız” diyor.

“Müfredatımızın en önemli özelliği kuru kuru teorik dersler yerine her dersin çıktısının muhakkak pratiğe dökülebileceği bir özgürlük alanı sunmasıdır. Çoğu ders aynı zamanda o derste öğrenenlerin uygulamaya dökülebileceği bir performans fikri ile bütünlenir” diyen Tüzün, bir sürü dersin değişik gurupların kurulmasına öncülük ettiğini, mesela ‘Çoklu Ortam Besteciliği ve İcrası’ adlı dersim IBULOrk adındaki İstanbul Bilgi Üniversitesi Laptop Orkestrası’nın doğmasına sebep olduğunu açıklıyor.

Bunun yanı sıra, her sene düzenledikleri ve dünya prömiyerlerini içeren ‘Yeni Müzik Konserleri’nin de öğrencilerin teorik bilgilerini pratiğe dökmesi için bir alan yarattığını belirtiyor. Ayrıca bütün öğrencilerin, kendi projeleri çerçevesinde aktif olarak müzisyenliğe devam ettiğini ve gerektiği zaman bölümden destek gördüğünü söylüyor.

Tüzün bölümde; Erasmus kapsamında, Konservatorium Wien (Austria), University of Hildesheim (Germany), Conservatorio di Musica “S.Giacomantonio” – Cosenza (Italy) Lietuvos Muzikos IR Teatro Akademija (Lithuania), Utrecht School of the Arts (The Netherlands) Academie of Music in Krakow (Poland), Real Conservatorio Superior de Musica de Madrid (Spain) ile öğrenci değişimi programı uyguladığını da açıklayarak, isteyen bütün öğrencilerin kriterleri sağladıkları sürece programa dahil edildiğini belirtiyor.

Modanın kalbi BİLGİ’de atıyor

Kasım 2010 tarihinde Uygulamalı Bilimler Yüksekokulu’nda açılan Moda Tasarımı Bölümü de özel yetenek sınavı ile öğrenci alıyor. Tekstil ve moda endüstrisinin uluslararası ölçekte gereksinim duyduğu profesyonelleri yetiştirmeyi hedefleyen Moda Tasarımı Lisans Programı Koordinatörü Ian Padgett, moda tasarımı bölümünü öykünerek hazırladıkları uluslararası çapta üne sahip programların bu konumlarına iyi mezunları hayata kazandırarak ve mezunlarının başarılı çalışmaları sayesinde geldiğini söylüyor. “Bizim de BİLGİ’deki hedefimiz bunu başarmaktır” diyen Padgett, programa katılmak isteyenlerin İngilizce yeterlilik testinden geçmeleri gerektiğine dikkat çekiyor. Bu testi geçen birkaç öğrenci ile Kasım 2010’da programı açtıklarını dile getiren Padgett, 3+1 yıllık bu programın ilk yıl sanat ve kostüm tarihi dersi ile başladığını, seminerler, çizim, moda ve tekstil tasarım stüdyosunda çalışmalar, projeler, ödevler, alan çalışmaları ve stajlarla devam ettiğini, bunları dört yıla yayacaklarını belirtiyor.

2011-2012 öğrenim dönemi için bugüne kadar 3 haftada 50’nin üzerinde öğrenci ile mülakat yaptıklarını açıklayan Padgett, mülakatlara Ağustos ayında devam edebileceklerini dile getiriyor. Hedeflerinin, biri hazırlıktan biri de birinci sınıftan başlayacak 15’er kişilik iki grubu bu eğitim döneminde bölüme almak olduğunu söyleyen Padgett,  “Eğer büyük bir grup hazırlığa gider, küçük bir grup birinci sınıftan başlarsa önümüzdeki yıl sorun yaşarız. Çünkü bu durum sayısal dengesizlikler doğurur” diyor.

Portfolyo sınavını geçmek gerekiyor

Bölümde okumak isteyenlerden bir portfolyo hazırlamalarını istediklerini söyleyen Padgett, portfolyo sınavı ve devamında bir mülakat yaptıkların, bu sınavın ara olmadan yaklaşık bir saate yakın sürdüğünü belirtiyor. Mülakatlarda her öğrenciye biri bay, biri bayan iki öğretim üyesi düşecek şekilde eşlemeler yapıldığını dile getiren Padgett, sınavdaki başarı kriterleri için şunları söylüyor: “Portfolyo veya çizimlerde yaratıcılık yeteneklerini gösteren bazı emareler bekliyoruz.  Portfolyodan adayın pratikliği, hayal gücünün zenginliği ve çizim/tasarım yeteneklerinin seviyesini belirliyoruz. İşlerini değerlendirirken adayların yaşlarına, bitirdikleri okullara, okul sonrası aldıkları kurslara bakıyoruz. Adayların varsa geçmiş deneyimleri, nitelik ve nicelik olarak değerlendirilmesinde önem arz ediyor. Bana ilginç gelen şu ki nitelik değişkenleri nicelik değişkenleri kadar geniş bir skalada değişkenlik göstermiyor. Sınav yani testler ayrıca öğrencinin entellektüel kapasitesi, algıları, sosyalleşmesi, akademik yaklaşımları hakkında da fikir veriyor. Sorularımız bazen adayların içgörülerini anlamamızı, onların nasıl bir düşünme sistemine sahip olduklarını, görsel ve diğer ilgilerinin nasıl güdülendiğini anlamamızı sağlıyor.”

Programın tanınmış bir tasarımcı veya sektörden bir kurumla resmi bir işbirliğinin olmadığını açıklayan Padgett, bunun sebeplerini şöyle açıklıyor: “Bu program üniversitenin YÖK onayıyla açılmış bir lisans programı. Dolayısıyla mesleki bir program değil akademik bir program. Ünlü İngiliz moda tasarım eğitiminin ana hatları üzerinden hazırlanan bu programın endüstriden ve onun ilgili kurumlarından bağımsız ama etkileşim halinde olmasını arzuladık. Beklentimiz İngiltere’de olduğu gibi işbirliği projelerinin endüstri tarafından gelmesidir. Bu tür potansiyel işbirliklerinde üniversitenin duruş olarak kendisi için en iyiyi değerlendirebilecek bir rahatlıkla bağımsız olması gerekir. Program daha çok yeni olduğu için endüstri bu programdan kendisine ne tür faydalar sağlayabileceğini bilmiyor. Dolayısıyla bu tür işbirlikleri zaman alacak.”

Program kapsamında öğrencilere birçok ders verildiğini belirten Padgett, verilen derslerle ilgili şunları söylüyor: “Moda Aksesuarları, Moda Trend Öngörümü, Moda Renk Öngörümü, Moda Gazeteciliği ve Tanıtım, Moda Fotoğrafçılığı İmaj Styling, İletişim ve Sunum, Moda Sanatı, Dijital Uygulamalar Görsel Dokümanlar, Moda Tanıtım ve Multimedya Sunum, Moda Çevresel Etkileri Denetimi, Moda Materyalleri Teknolojileri, Moda Tasarlaması ve Ticareti, Moda Tasarımı Portfolyo Kadın ve Erkek Gereçleri, Moda Tasarımı Pratiği, Moda Tanımları, Teoriler Modeller ve Terminoloji, Osmanlı Kıyafet Tarihi, Osmanlı Giysi Tarihi, Ortaçağ ve Rönesans Avrupa’sında Giyinme, Rengin Teknolojisi ve Teorisi, Avrupa Sanatının Tarihi, Uzak Asya ve Osmanlı Kıyafetlerinin Karşılaştırmalı Tarihi, Moda Tasarımının Psiko-Sosyal Kültürel ve Ekonomik Konteksti, Tekstil Laboratuar Atölye Çalışmaları, Desen Kesimi, Tekstil Material Üretim Aksesuarları ve Renk Uygulamaları, CAD/CAM Tasarım ve Teknoloji verdiğimiz dersler.”

VCD Bölümü 45 öğrenci alacak

BİLGİ’de 1997 yılında kurulan Görsel İletişim Tasarımı (VCD) Bölümü ise en karmaşık görsel problemleri kavrayıp, bunlar üzerine sistematik biçimde eğilebilen, pratik becerilerini teorik bilgiyle harmanlayarak yaratıcı çözümler üretebilecek uzmanlığa sahip geleceğin tasarımcılarını yetiştirmeyi amaçlıyor. Dört yıllık eğitim veren VCD Bölümü’nü görsel algısı kuvvetli olan ve günümüz multimedai, grafik tasarımı, fotoğraf, animasyon trendlerini takip edenlerin tercih edebileceğini söyleyen Bölüm Başkanı ve Program Koordinatörü Yrd. Doç. Dr. Onur Eroğlu, “VCD Bölümü adayları, bu konularda uygulamada başarıdan daha çok tasarım kültürünü takip eden ve bu kültür içinde var olmak isteyen kişiler olmalı. VCD Bölümü teknik eğitimin dışında kendine özgü bir tasarım kültürünün oluşturulduğu bir yerdir ve bu kültür içinde bulunmak isteyen herkes bölümü tercih edebilir” diyor.

Her yıl olduğu gibi önümüzdeki yılın kontenjanının 5’i burslu olmak üzere 45 kişiden oluştuğunu dile getiren Eroğlu, bu kontenjanın yaz başında ve sonunda açılan yetenek sınavları sonucunda doldurulduğunu açıklıyor. VCD Bölümü’ne başvuruların, burslu ve burssuz olmak üzere iki şekilde yapıldığını sözlerine ekleyen Eroğlu, burssuz başvuru yapan öğrenci adaylarının üç aşamalı bir sınava alındığını söylüyor. “Bu aşamalar, 100 soruluk test sınavı, uygulamalı yaratıcılık sınavı ve mülakattan oluşuyor. Burslu başvuru yapan VCD öğrenci adayları ise mülakattan önce ayrıca bir uygulama sınavına girmek zorunda” diyen Eroğlu, 100 soruluk test sınavının, Özel Yetenek Sınavı’nın ilk aşaması olduğunu belirtiyor. Eroğlu sınavlarla ilgili şu bilgileri veriyor: “Sınavda müzik, sinema, bilgisayar, internet ve güncel sanat etkinliklerine dair konular ile görsel kültür ve görsel algıyı ölçen sorular yer alıyor. Görsel kültür soruları, billboardlardan, afiş ve logolara kadar günlük yaşamda görmeye alışkın olduğumuz farklı ortamlardaki görsel imgeleri kapsıyor. Görsel algı soruları ise şekil tamamlama, şekiller arası ilişki, üç boyutlu görebilme becerisi gibi konulardan oluşuyor. Öğrenci adayları test sınavının hemen ardından Uygulamalı Yaratıcılık Sınavı’na alınıyor. Tüm adayların bu sınava da girmeleri zorunlu. Bu sınavda öğrenci adaylarına verilen bir talimat ve sınırlı malzeme ile kendilerine özgü tasarım çözümleri üretmeleri bekleniyor. Sınav bir ölçüde el becerisine de dayalı. Bu sınavda üretilen çalışmalar, sınav jürisi tarafından yaratıcılık, özgünlük ve risk alabilme gibi kıstaslara göre puanlanıyor.”

Burslu başvurular için Uygulama Sınavı’nın sadece VCD Bölümü’ne burslu başvuran adaylar için zorunlu olduğuna dikkat çeken Eroğlu, bilgisayar laboratuarlarında yapılan bu sınav kapsamında öğrencilerden, kendilerine verilen konu/kavram çerçevesinde ve sınırlı süre içinde bir dizi tasarım gerçekleştirmeleri beklendiğini belirtiyor. Tasarımı gerçekleştirmek için kullanılacak programlar ve görsel malzemelerin önceden hazırlanmış ve bilgisayarlara yüklenmiş olacağına dikkat çekiyor.

Son olarak test sınavında barajı aşan ve uygulama sınavı yükümlülüklerini tamamlayan öğrenci adaylarının mülakata davet edildiğini sözlerine ekleyen Eroğlu, “Mülakatlar VCD Bölümü öğretim görevlilerinden oluşan bir jüri tarafından, aday öğrencileri yakından tanımak ve varsa portfolyo değerlendirmesi yapmak amacıyla düzenleniyor. Yüz yüze görüşme sırasında adaylar kendilerini tanıtma, ifade edebilme ve tercih ettikleri bölümü neden istediklerini anlatabilme fırsatı elde ederler” diye konuşuyor.

Herkes sahne sanatları yöneticisi olabilir

BİLGİ’nin Sahne ve Gösteri Sanatları Yönetimi Bölümü girmek için ise herhangi bir yetenek aranmıyor, bu alana ilgi duyan ve yönetici olmak isteyenlerin performansına bakılıyor.  Tiyatro, dans, opera ve performans sanatları alanındaki kurum ve girişimlerin işleyişi hakkında formasyon ile işletme bilgisi ve deneyimini bütünleştirerek geleceğin sahne ve gösteri sanatları yöneticilerini yetiştirmek amacıyla kurulan bu bölümde; Tiyatro ve Etkinlik Prodüksiyonu, Sahne Yapımlarının Uluslararası Turnelemesi, Müzik ve Eğlence Sektörü, Müzik Endüstrisi ve Yönetimi, Film Prodüksiyonu ve Yönetimi, Sanat Finansmanı: Kaynak Bulma ve Sponsorluk, Seyirci Geliştirme, Sahne Sanatları ve Çağdaş Tiyatro gibi dersler veriliyor.

Sahne ve Gösteri Sanatları Yönetimi Lisans Programı’nın içinde 2007’de “Sahne Sanatları Alanı” açıldığını açıklayan Program Koordinatörü Yrd. Doç. Dr. Burcu Yasemin Şeyben, bu alanın performans, oyunculuk, koreografi, enstalasyon, yazım, küratöryel çalışma ve organizasyon alanlarına odaklandığını dile getiriyor. Prag’daki Konservator Duncan Centre işbirliğiyle kurulan ve geniş anlamıyla “Beden Odaklı Sanatlar” alanında eğitim ve uygulama olanakları sunmayı hedefleyen Sahne Sanatları Alanı’nın, disiplinlerarası bir yaklaşımla, sahne sanatçısı yetiştirmekte yenilikçi bir yöntem izlediğini söyleyen Şeyben, öğrencilerin, hareket tekniklerinden doğaçlamaya, performans incelemelerinden yeni teknolojiler ve sanata, oyunculuktan koreografiye sahne sanatları kapsamındaki her başlığa ilişkin aldıkları derslere ek olarak, ulusal ve uluslararası eğitmenlerce yürütülen Beden Odaklı Sanat Atölyeleri’ne katıldığını dile getiriyor.

Bugüne kadar Sahne ve Gösteri Sanatları Yönetimi’nden yaklaşık 300 öğrencinin mezun olduğunu, Sahne Sanatları Alanı’nın ise ilk mezunlarını önümüzdeki yılsonunda vereceğini açıklayan Şeyben, önümüzdeki öğrenim döneminde Sahne ve Gösteri Sanatları Yönetimi ve Sahne Sanatları Alanı’na 45 burssuz ve 5 burslu toplam 50 öğrenci alınacağını belirtiyor.

Öğrenci adaylarından, Sahne ve Gösteri Sanatları Yönetimi için herhangi bir yetenek aranmadığını, tiyatro, dans, festival, performans sanatları, müzik, sinema yapımcılığı gibi alanların organizasyon ve yönetimine duydukları ilgi ve motivasyonun belirleyici olduğunu ifade eden Şeyben, Sahne Sanatları Alanı’na başvuracak adaylarda da herhangi bir fiziksel teknik aranmadığını, adayların hangi alanda ne kadar kapsamlı eğitim aldıklarından ziyade, çeşitliliği olan bir eğitim tarzına ne kadar açık oldukları ve yaratıcı özellikleri değerlendirildiğini belirtiyor.

“Oyunculuk, dans, performans alanlarında eğitim almış veya almamış, ancak araştırmaya ve beden odaklı çalışmaya açık herkes başvurabilir” diyen Şeyben, bölüm için yapılan Özel Yetenek Sınavı’nın, Sahne ve Gösteri Sanatları Yönetimi ve Sahne Sanatları Alanı için birlikte düzenlendiğini açıklıyor. “Öğrencilerin hangi alana başvuracaklarını sınav başvuru formunda belirtmeleri gerekiyor” diyen Şeyben, sınavla ilgili şu bilgileri veriyor: “Sahne ve Gösteri Sanatları Yönetimi’ne başvuru yapan öğrenci adayları yazılı sınav ve mülakat olmak üzere iki aşamalı bir sınava tabi tutuluyor. Üç aşamalı sınava giren Sahne Sanatları Alanı’na başvuranlar ise bu iki sınav dışında bir de seçmelere katılıyor. Yazılı sınavda, 50 çoktan seçmeli soru ve 1 paragraf sorusu yer alıyor. Sınavda, kültür ve sanatın her alanından (müzik, sinema, mimari, fotoğraf, televizyon, tiyatro, opera, bale, performans, edebiyat, yeni teknolojiler, internet gibi)  güncel sorular yer alıyor. Bunlara ek olarak, yakın geçmişte dünyayı veya Türkiye’yi ilgilendiren gelişmelerle ilgili genel kültür sorularına yer veriliyor. Bu sorular, bilgi yerine adayların alana olan ilgilerini ölçmek amacı taşıyor. Paragraf sorusunda ise, kültür ve sanat hakkında söylenmiş bir sözün 10 cümleyi aşmayacak bir paragrafla öğrenci adayı tarafından yorumlanması bekleniyor. Mülakatlar Sahne ve Gösteri Sanatları Yönetimi akademik kadrosundan oluşan jüri tarafından, aday öğrencileri yakından tanımak amacıyla düzenleniyor. Bu görüşmede adaylar kendilerini tanıtma, ifade edebilme ve tercih ettikleri alanı neden istediklerini anlatabilme fırsatını elde ediyor. Sahne Sanatları Alanı’na başvuran adaylar ise, mülakattan sonra seçmelere katılıyor.” Sahne ve Gösteri Sanatları Yönetimi ve Sahne Sanatları Alanı’nın her ikisi de portfolyo istemiyor.

Sahne Sanatları için herkes seçmelere katılıyor

Sahne Sanatları Alanı’na başvuran adayların sorumlu tutulduğu seçmeler sınavı yaklaşık bir saat sürüyor. Bu sınavda adayların fiziksel kapasiteleri, hareket koordinasyonları ve yaratıcılıkları değerlendiriliyor. Bir atölye formatında gerçekleşen bu sınava katılmak için dans/tiyatro deneyimi özellikle aranmıyor. Seçmelere katılacak adayların önceden bir dans ya da sahne performansı, tirad hazırlamaları beklenmiyor. Gelirken adayların yanlarında eşofman veya benzeri rahat bir kıyafet getirmeleri gerekiyor. Mülakata katılan tüm Sahne Sanatları Alanı adayları seçmelere çağrılıyor.

VCD için istenen portfolyoda neler isteneniyor?

VCD Bölümü için hazırlanacak portfolyoda, öğrenci adayının kişisel projelerine yer vermesi bekleniyor. Hazırlanan koleksiyonun içeriğinin belirlenmesinde öğrenci adayının etkin olması gerekiyor. Adayların, geçmiş dönemlerde ürettikleri çalışmaların tümünü koymak yerine, yapacakları bir seçkiyle portfolyolarını hazırlamaları öneriliyor. Bu çalışmalar içinde profesyonel ya da amatör olarak ürettikleri fotoğraf, müzik videosu, kısa film, afiş, davetiye, web sayfası gibi işler yer alması gerekiyor. VCD Bölümü’nün eğitim yapısı bilgisayar temelli olduğundan desen çalışmaları gibi el becerilerine dayalı çalışmalar, portfolyo değerlendirmesinde ön planda tutulmuyor. VCD Bölümü’ne burssuz başvuruda bulunan adaylar için portfolyo bir zorunluluk değil ama burslu başvuran adayların portfolyo teslim etmeleri zorunlu.

Müzik mezunlarının çalışabileceği alanlar

•BİLGİ mezunları; çağdaş müzik, elektro akustik müzik, film ve TV müziği, reklam müziği bestecileri olabiliyor;

•İcra etmek istedikleri müzikleri çok daha donanımlı olarak devam ettirebiliyor;

•Tonmaister, müzik prodüktörü, dijital ortamlar için ses tasarımcısı olarak çalışabiliyorr;

•Müzik sektöründe eleştirmen, yönetici, yayıncı olarak kariyer yapabiliyor;

•Ses yerleştirmeleri, çeşitli disiplinlerle interaktif uygulamalar ve disiplinler arası sanat eserleri tasarlayabiliyor;

•Müzik eğitmenliğinden akademik kariyere açılan bir yelpazede yer alabiliyorlar.

Moda Tasarımı Bölümü’nün hedefleri

Moda Tasarımı Lisans Programı’nın amacı; öğrencilerin, çok dinamik olan moda tasarımı ortamında yaratıcı düşüncelerini hayata geçirmelerini sağlayacak giyim ve sanat tarihi bilgilerinin modern sosyal, kültürel ve ekonomik algıyı bütünleyecek eğitim ve uygulama ile üst düzeyde gelişmesini sağlamak. 2010-2011 akademik yılında eğitime başlayan programın temel hedefleri şunlar:

– Nitelikli bir müfredat ile programa uygun yeni öğrenme yöntemlerini birleştirmek

– Sürdürülebilir moda kavramını tanımlamak ve konumlandırmak

– Moda kimliğini yeniden tanımlamak

– Kıyafet kısıtlamalarını tekrar değerlendirmek

– Kültürün gelişmesine dayalı meseleleri irdelemek

– Araştırma tabanlı, sürekli gelişen ve yaratıcı bir eğitim sunmak

– Moda endüstrisini yaratıcılık ve inovasyonla canlandırmak ve genişletmek

Powered by Openmedia