Türkiye’nin ilk uzaktan eğitim veren MBA programını hizmete açan BİLGİ, bugüne kadar MBA ve e-MBA programlarından mezun ettiği toplam 2 bin 225 yönetici ile iş dünyasına sürekli yeni kan veriyor.
İyiden iyiye düzleşen dünyada sadece bilgi aktarımına dayanan bir eğitim modelinin eskidiğine inanan BİLGİ, kurumların da değiştiği bu süreçte artık bireylerden tek bir işlevi yıllarca yerine getirmeleri değil, bütün hakkında fikir sahibi olmaları ve gerektiğinde farklı görevlere göre kendilerini geliştirmeleri beklentisi çerçevesinde MBA ve e-MBA eğitimi veriyor. Bu beklentileri karşılamak için 10 yılı aşkın bir süredir kendisini her sene yenileyen BİLGİ MBA, iş dünyasından profesyoneller ile konusunda uzmanlaşmış akademisyenlerden oluşan bir kadro ile öğrencilerine zengin bir ders yelpazesi sunuyor. BİLGİ MBA öğrencileri, sadece edindikleri bilgilerle değil, yarattıkları ağlar, yürüttükleri projeler ve katıldıkları tartışmalar ile deneyim kazanıyor ve birey olarak dünyaya katacakları değeri en üst düzeye çıkarmaya çalışıyor.
BİLGİ’nin uzaktan eğitim programı olan e-MBA ise temel olarak ‘fırsat eşitliği’ sağlıyor. İş dünyasının ve akademik dünyanın tüm önemli veritabanlarına, geniş e-kütüphanesi aracılığıyla ulaşabilen öğrenciler, hem dersler hem de kurulan ağlar ile sonunda daha bilgili ve yetkin yöneticiler haline gelecekleri bir eğitim hayatının içinde yer alıyor. İngilizce ve Türkçe olmak üzere iki farklı programı bulunan bilişim teknolojilerine yaptığı yatırımlarla öğrencileri okula yakınlaştırarak daha etkin eğitim sunan e-MBA programları sayesinde zaman ve mekân kısıtlılıkları artık öğrenciler için sorun oluşturmuyor.
Programın temeli 1997 yılında atıldı
Hızla dönüşen iş dünyasındaki dinamikleri çok iyi takip eden ve ‘yeni’liklere hızla adapte olabilen Bilgi MBA programları bu sayede; her geçen sene iş dünyasından daha da fazla profesyonelin tercihi oluyor. İş dünyasından çok fazla talep gören bu programlarla ilgili bilgi veren MBA Programları Koordinatörü Yrd. Doç. Dr. Metehan Sekban; programların temelinin üniversite kurulduktan bir yıl sonra 1997 yılında Executive MBA adıyla atıldığını belirtiyor. Manchester Business School’le ortak diploma programı olarak kariyerinde yükselmek isteyen orta ve üst düzey yöneticiler için hayata geçirilen Executive MBA’ın, yaşanan krizler nedeniyle istedikleri gibi gitmediğini, o nedenle bir yıl sonra 1998 yılında MBA programını kurduklarını söyleyen Sekban, “Beş yıl Executive MBA devam etti, son mezunlarını verdikten sonra programı durdurduk ve MBA programı ile yola devam ettik” diyor.
Bir süre sonra programa katılan öğrencilerin çalıştıkları için işten çıkıp dersleri izlemekte zorlandıklarını fark ettiklerini dile getiren Sekban, akşam 19.00’da başlayıp 21.30’da 21.00’de biten dersleri takip edemeyenler için e-MBA programını kurmaya karar verdiklerini açıklıyor. Web teknolojileri ve internetin de yaygınlaşmaya başladığı o dönemde, okula gelemeyenlerin dersleri internet üzerinden takip etmesi için 2001’de YÖK onaylı Türkiye’nin ilk uzaktan eğitim yüksek lisans programı e-MBA’i hayata geçirdiklerini dile getiriyor.
E-MBA’yı 38 öğrenci ile başlattıklarını, daha sonra programın yoğun talep nedeniyle çok hızlı büyüdüğünü belirten Sekban, “Türkiye’nin her yerinden hatta yurtdışından da öğrencilerimiz oldu, öğrenci sayısı 400’e kadar çıktı. E-MBA programının çok kanallı olması için ilk günden itibaren gözden geçirme haftaları yapmaya başladık. Burada amacımız; öğrencilerin zorunlu olmasalar da hafta sonları okula gelerek hem bizlerle tanışıp BİLGİ’nin ruhunu yakalayabilecekleri hem de sınıf arkadaşlarıyla tanışıp görüşerek bilgi paylaşımında bulunabilecekleri bir ortam yaratmaktı. Bunu başardık” diyor.
Yüzü piyasaya dönük bir program
Bir süre sonra e-MBA programının MBA programını gölgede bırakmaması için MBA programında birtakım değişiklikler yaptıklarını vurgulayan Sekban, 2002 yılında iki programı yürütmeye başlar. 2003 yılında zorunlu ders sayısını azaltıp, seçmeli ders sayısını artırır. İnsanların MBA programlarını kariyerlerini zenginleştirmek ve sıçramalar yapmak için tercih ettiklerini söyleyen Sekban, bu nedenle BİLGİ MBA programlarının akademik değil bilimsel olanı benimseyen, gerekli kavramsal bilgileri içeren ama daha çok yüzü piyasaya dönük bir program olması gerektiğine karar verir.
Bütün dünyada MBA programlarına katılanların yüzde 80’inin erkek olduğuna dikkat çeken Sekban, mühendislik yüksek lisanslarında bile MBA programlarından daha fazla kadın olduğunu ama Türkiye’de MBA programlarında kadınların sayısının erkeklerden fazla olduğunu dile getiriyor. Özellikle BİLGİ MBA programlarına katılanların yarısından fazlasının kadın olduğunu söyleyen Sekban, “Çünkü Türkiye’de kadın yükselme potansiyelini hem kendisinde hem de iş dünyasında görüyor” diye konuşuyor.
BİLGİ’nin MBA programlarında, çok farklı kesimlerden, farklı yaş gruplarından kadın ve erkeklerden oluşan çok ayrışık bir kitleye eğitim verdiklerini belirten Sekban, cesur bir karar alarak, programları daha da büyütmek için kolları sıvadıklarını ifade ederek şunları söylüyor: “İnsanlar, master programlarının çok az sayıda öğrencinin katıldığı küçücük sınıflarda yapılması gerektiğini düşünür. Ama bu inanç doğru değil çünkü artık hocanın rolü değişti. Artık hocalar kaynaklardan bir tanesi, belki de kaynağın ta kendisi olmaktan çıkıp kaynakları yöneten insan konumuna geldi. Eskiden hocalarımız ne derse doğru oydu. Şimdi öğrencilerimiz, derste anında bilgiye ulaşıp bize itiraz edebiliyor çünkü istediği kaynağa, istediği bilgiye, istediği noktadan ulaşıp istediği konferansı, dersi izleyebiliyor. Bu nedenle hocanın rolü değişti. Bunu göz önüne alarak programların öğrenci sayısını artırmaya karar verdik. Sürdürebileceğimiz ve yönetebileceğimiz büyüklüğe ulaşmak istedik. Bu da bize daha fazla iletişim ağı ve daha fazla mezun sağladı.”
Çok değerli hocalar, iyi yaşam kalitesi, erişilebilir, hiyerarşinin ortadan kaldırıldığı bir eğitim vererek bunu başardıklarını, bu eğitimle mutlu öğrenciler ve mutlu mezunlar yarattıklarını, her mutlu mezunun başka bir öğrenciyi programlara getirerek büyümeyi sağladığını açıklayan Sekban, “BİLGİ MBA’ya gelen her bir öğrenci muhakkak içerden bir referansla gelir. Yani bizden memnun olan öğrencinin memnuniyeti dışarıya yansıyor” diyor.
İş hayatından profesyoneller ders veriyor
MBA Programlarında hocaların daha çok iş dünyasından isimlerden oluştuğunu söyleyen Sekban, örnek olarak Levent Erden’in pazarlama iletişimi ve marka yönetimi dersi verdiğini, Velitan Kirtiş, Çağatay Çopuroğlu, Can Karışıklı, Yüce Zerey gibi piyasada tanınan isimlerin verdiği derslerde öğrencilerle deneyimlerini paylaştığını ifade ediyor. Sekban, bu sayede iş dünyası ile öğrencileri buluşturduklarını, iş dünyasının tecrübelerini öğrencilere aktararak, yeni nesil yöneticilerle tanıştığını, öğrencilerin de iş dünyasını tanıma fırsatı bulduğunu dile getiriyor.
Her iki programdan bugüne kadar toplam 2 bin 225 öğrencinin mezun olduğunu açıklayan Sekban, uzaktan eğitime her yıl 100 öğrenci, sınıf ortamındaki programa ise toplam 150-170 civarında öğrenci aldıklarını dile getiriyor. MBA programına hem Güz hem de Bahar döneminde, e-MBA’ya ise sadece Güz döneminde öğrenci aldıklarını söyleyen Sekban, şu an yaklaşık 800 öğrencinin programlarda eğitimine devam ettiğini belirtiyor. “Bugüne kadar derslerini ya da bitirme projelerini tamamlayamayan yaklaşık bin 100 öğrenci de bu programlardan mezun olamamış” diye konuşan Sekban, YÖK’ün mevzuatlarının yürütüldüğü programlardan mezun olma süresinin maksimum üç yıl, yani altı dönem olduğunu dile getiriyor. Bu sürede uzaktan eğitim programında ikisi seçmeli olmak üzere toplam 10, MBA programında da ise yedisi seçmeli olmak üzere toplam15 ders almak gerektiğini ifade eden Sekban bu konuyla ilgili şunları söylüyor: “Geçme notu her derste farklı ama C artı koşullu geçer, C artının altı kalır. Yani bu kabaca 70’e denk gelir, öğrencinin 100 üzerinden 70 alması gerekir ama her dersin ölçme değerlendirmesi farklı. Uzaktan eğitimde de herkes sınava BİLGİ’de katılmak zorunda. Bunun dışında mezun olmak için bir de bitirme projesi hazırlamak zorundalar.”
Programlar kapsamında verilen derslerle ilgili de bilgi veren Sekban, Oyun Teorisi veya Karar Verme gibi son derece analitik derslerin yanı sıra Çok Odaklı Pazarlama İletişimi veya Uluslararası Pazarlama gibi çok sayıda ders olduğunu belirterek şunları söylüyor: “SPK, Finansal Piyasalarda Ticaret vs. dersler var. Mesela farklı bakış açıları geliştirebilecek,’Kaotik Ortamlarda Sürrasyonel Yönetim Teknikleri’ adında bir dersimiz var. Çok pragmatik ve teknik derslerimiz, analitik derslerimiz ve felsefi boyutu olan derslerimiz var. Hatta bu sene felsefi boyutu biraz daha fazla tartışacak, sosyal sorumluluk konularını içerecek dersleri de daha fazla koymaya başladık. Bir de iki yıl önce Birleşmiş Milletler’in sorumlu yönetim ilkeleri kapsamındaki deklarasyonunu imzaladık. Bu nedenle artık derslerimizle daha sürdürülebilir rekabetçi ama ahlaklı ve sosyal sorumluluğu olan bir iş dünyası yaratmak için katkılarda bulunacağız.”
“Farklı alanlardan öğrenci istiyoruz”
Programlara ALES sınavından en az 55 puan alabilenlerin kabul edildiğini söyleyen Sekban, burs verilmeyen programlara, İngilizce seviye sınavı ve mülakatla öğrenci kabul ettiklerini açıklıyor. Sekban; “Bizim için en önemli sınav mülakattır. İngilizce sınavında öğrencinin bir makale yazmasını istiyoruz. Sonra yüz yüze görüşmeye çağırıyoruz. Yaklaşık yarım saat süren bu mülakatlarda öğrencinin profiline göre, bazen sıkıştırıyoruz bazen de çok rahat davranıyoruz, havadan sudan konuşuyoruz, güncel gelişmelerden, iş dünyadan haberdar mı ona bakıyoruz. Kariyer hedeflerine bakıyoruz. Bazen bize soru sormalarını istiyoruz ki bu bizim için önemli. Çünkü bizim yüksek profilli öğrenci beklentimiz yok, biz kariyerine bir şeyler katmaya çalışan çok heterojen bir kitle istiyoruz. Öğrencilerimizin heterojen olması bizim gücümüzü oluşturuyor. Dolayısıyla aynı tipte öğrenci istemiyoruz. Bu mülakatlarda, öğrencinin bu programa katılmayı ne kadar ciddiyetle istediğini, bu programın ona bir şeyler katıp katmayacağına, bu programda ne yapmak istediğine bakıyoruz. Zaten artık BİLGİ MBA markası çok iyi biliniyor. O nedenle bize zaten çok reddedeceğimiz kimseler başvurmuyor” diyerek programlara kimleri nasıl aldıklarını anlatıyor.
MBA’in bir miktar tecrübe üzerine inşa edilmesi gerektiğini düşünen Sekban, o nedenle MBA’yı tercihen, mühendislik, sosyal bilimler hatta tıp gibi farklı alanlardan gelen ve iş dünyasına karışmış, iş dünyasındaki eksikliklerini biraz olsun algılamış kişilerin yapması gerektiğini belirtiyor. Türkiye’de çok sayıda yeni mezunun da MBA yapmak istediğini dile getiren Sekban, bunun nedeni; “İş dünyasına daha donanımlı girmek istiyorlar. Bir de çocuklar lisans da yanlış tercihler yapıyor. Aslında uluslararası ilişkiler okuyor ama o alana çok uygun değil, bankacılık sektöründe çalışıyor. Bu tarz sorunlar yaşayanlar da MBA yapıyor” diye açıklıyor.
BİLGİ, MBA’de yeni bir konsept yaratacak
MBA programları ile ilgili gelecek hedeflerinden de söz eden Sekban, işletme yüksek lisans programlarını aynı çatı altında toplayıp, uzun vadede yeni bir işletmecilik yüksek lisanskonsepti yaratmak istiyor. “Uzaktan eğitimi önemsiyoruz, sınıf ortamında yaptığımız her türlü eğitimi uzaktan da yapılabilir hale getirmeyi hedefliyoruz. Bunun için teknolojik yatırım yapmayı ve kadrolarımızı buna uygun oluşturmayı istiyoruz” diyen Sekban, yarı zamanlı eğitmenlerin yanında daha fazla tam zamanlı kadrolar oluşturup endüstri ile iç içe çalışmak istediklerini vurguluyor. Bunun için araştırma merkezleri ile birlikte mükemmellik odakları kurmayı arzuladıklarını belirten Sekban, “Büyük düşünüp elimizden geleni yapacağız” diyor.
BİLGİ’nin MBA programlarını diğer okullardaki programlardan ayıran en önemli özelliğin, öncelikle hem akademiden hem de iş dünyasından gelen birbirinden değerli öğretim görevlisi kadrosu olduğunu hatırlatan Sekban, bununla ilgi; “Her dönem çok sayıda seçmeli ders seçeneği sunuyoruz. Öğrenciden talep geldiği zaman bu dersleri açabiliyoruz, bu derslerin çoğunluğunu iş dünyasından gelen hocalar veriyor. Yani yüzümüzü endüstriye dönüyoruz. Her dönem işadamlarının ağırlıkta olduğu 30-40 tane konuşmacı okula getirtiyoruz, vakalarını anlattırıyoruz. Ayrıca sadece MBA programlarımız için BİLGİ’nin 7-8 kişiden oluşan akademik bir kadrosu var. Doktorasını yapan asistanlardan oluşan bu kadro, öğrencilerle bire bir ilgileniyor, danışmanlık yapıyor, destek oluyor” diyor.
MBA’den önce iş tecrübesi edinmek şart
Aslı Sinanoğlu
İNDİTEX İşe Alım ve Eğitim Müdürü
MBA eğitimi almaya karar verdiğimde üç yıldır aktif olarak iş hayatının içinde olmama rağmen, BİLGİ’nin sağladığı eğitim, vizyonumu ve profesyonel hayata bakış açımı çok geliştirdi. Üniversitede okurken pek çok kavramı teorik olarak uyguladık ama sonra birçoğunu unuttuk. BİLGİ MBA’in güçlü akademik kadrosunun bize kazandıracakları ile kendimizi yenileme fırsatı bulduk ve ileriye dönük hedeflerinizi sağlamlaştırdık. MBA programları ile ilgilenenlere tavsiyem; MBA yapmadan önce mutlaka iş tecrübesi edinmeleridir. Bu sayede programa çok iyi odaklanabilirler ve bu süre zarfında öğrendiklerini iş hayatına en verimli şekilde adapte edebilirler. Bu şartlar sağlandığında başarı da beraberinde mutlaka gelecektir.
E-MBA sayesinde ekonomiyi öğrendim
Ayşegül Akyarlı Güven
Gazete Habertürk Ekonomi Muhabiri
Ben lisansımı gazetecilik üzerine yaptım. Sekiz yıllık gazetecilik hayatımda hep ekonomi üzerine çalıştım. Ama bunu çok da planlı yaşamadım. Kendimi bir anda orada buldum. Mesleği icra ederken ciro ne demek öğrendim. Ama bu yetmedi. Daha iyi soru sormak için ekonomi, yöneticilik, işletme bilgimi geliştirmek, bilanço okuyabilmek, vizyonumu genişletmek istiyordum. Gerekli bilgileri hap gibi sunan, kavratan ve bana çok şey katan BİLGİ’de MBA yapan kız kardeşimin okul konusundaki tavsiyeleri okul seçimimde etkili oldu. Özellikle Metehan Sekban’ın verdiği derslerin bakış açıma büyük katkı sağladığına inanıyorum. Haftanın altı günü çalışan biri olarak BİLGİ e-MBA olmasa, yüksek lisans yapacak vakti yaratamazdım.
BİLGİ MBA’in oturmuş bir kültürü var
Yener Dilber
Doğuş Yayın Grubu Finans Uzmanı
İş dünyasında çok az şeyin formülize edilebildiği kaotik bir sistemin parçasıyız. Bu durum, bir işi yapabilmenin yalnızca bir tane ‘en iyi’ yolunun olmadığına inanan, durumsallık yaklaşımı ile çözüm üretebilecek liderlere ihtiyacı arttırıyor. Bu yüzden vizyon sahibi olmak, uzun vadede diğer bütün kişilik özelliklerinden daha belirleyici oluyor. Bilgi MBA programında, olaylara bu şekilde yaklaşmaya teşvik eden akademik kadro, ders programı ve en önemlisi oturmuş bir program kültürü ile kalıpların olmadığı bir ortam sunuluyor. Organizasyonel yapıların fonksiyonlarına bütünsel bir bakış açısıyla hakim olmanın yanı sıra, alınabilecek insiyatiflerin gerçekten farkına varmak, bu ortamda kazanılan en önemli ayırt edici özellikler oluyor.