BİLGİ, dünyanın ‘akıl adamları’nı ağırladı

İstanbul Bilgi Üniversitesi, Oyun Teorisi Dünya Kongresi’ne (GAMES 2012) ev sahipliği yaptı. Nobel Ödül sahibi bilim adamları John Nash, Eric Maskin, Roger Myerson ve Reinhart Selten’ın katıldığı kongreye dünyanın dört bir yanından yüzlerce akademisyen katıldı.

İstanbul Bilgi Üniversitesi 22 Temmuz- 26 Temmuz 2012 tarihleri arasında dünyaca ünlü matematikçi John Nash’in de aralarında bulunduğu çok sayıda Nobel ödüllü matematikçi, ekonomist ve araştırmacıyı Santral Kampüsü’nde buluşturdu. 1994 Nobel Ekonomi Ödülü sahibi Reinhard Selten, 2007 Nobel Ekonomi Ödülü sahibi Eric Maskin ve Roger Myerson başta olmak üzere uluslararası arenadan önemli isimleri buluşturan kongrede 550’ye yakın sunum ve Nobel Paneli başta olmak üzere genel katılımlı çok sayıda oturum yapıldı.

İstanbul Bilgi Üniversitesi çok sayıda büyük dünya üniversitesini geride bırakarak Oyun Teorisi Cemiyeti (Game Theory Society) tarafından her dört yılda bir düzenlenen bu bilimsel buluşmaya ev sahipliği yapma hakkı kazandı. Dünyadan 1000, Türkiye’den 100 civarında bilim insanının katıldığı kongre, ekonomi ve uygulamalı matematik dallarında çalışan en prestijli bilim adamlarının bir araya geldiği bilimsel bir toplantı olma özelliğini taşıdı.

Uluslararası akademik camiada büyük saygınlığı olan bu kongrenin, bilimsel bilgi üretimini, mümkün olduğunca çok akademisyen ve öğrenci ile paylaşarak ülkemizdeki bilim geleneğine katkıda bulunmayı amaçlayan İstanbul Bilgi Üniversitesi öğrencileri de özel bir oturumda Nobel Ekonomi Ödüllü bilim insanlarıyla bir araya gelecek, yüz yüze sorularını aktarma şansı buldu.

“BİLGİ’nin seçilmesi bir onurdur”

İMKB’nin platin sponsorluğunda yapılan kongrenin açılışında konuşan İstanbul Bilgi Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Remzi Sanver, uluslararası akademik camiada büyük saygınlığı olan bu kongrenin dört yılda bir yapıldığını, en son Northwestern Üniversitesi’nde gerçekleştirildiğini dile getirdi. Matematik ve iktisat alanının zirvesine bu yıl İstanbul Bilgi Üniversitesi’nin seçilmiş olmasının kendileri için ayrı bir gurur olduğuna dikkat çeken Sanver, “Bu alanda şimdiye dek 7-8 tane Nobel ödülü verildi ve bunlardan 4’ü de bu kongre için İstanbul ’a geliyor” dedi.

Avrupa Birliği Bakanı Egemen Bağış İstanbul’un bir uzlaşı yeri olduğuna dikkati çekerek şunları belirtti: “Böyle bir organizasyona İstanbul’da ev sahipliği yapmaktan, dünyanın her yerinden gelen bilim insanlarını İstanbul’da ağırlamaktan büyük onur duyuyoruz. Bütün denklemler İstanbul’da barış sonucu verir. Tüm sorunlar uyum ve hoşgörü ile çözülür.”

“Güzel akıllar ve güzel kalpler daha iyi bir dünya için birlikte çalışmalı” diyen Bağış, İstanbul’da farklı dinlerin harmonisi olduğunu ve 800 yıldan beri sinagog, cami ve kiliselerin yan yana olduğunu ifade etti.

Oyun teorisinin üniversitede ekonomi dersi alırken kendisinde çok fazla ilgi uyandırdığını ifade eden Bağış, Başmüzakereci olarak o eğitimin faydasını gördüğünü, oyun teorisi insanlara anlatılırken Türkiye-AB ilişkilerinin güzel bir örnek olacağını dile getirdi.

İMKB Başkanı Dr. İbrahim Turhan da, katılımcılara hitaben sözlerine, “Güzel şehir İstanbul’a hoş geldiniz” diyerek başladı. Turhan, bu kongrenin ev sahibi olmaktan gurur duyduklarını belirterek, organizasyonun Oyun Teorisi’ne ilgiyi artıracağını söyledi.

Nash üstün zekalı çocuklarla buluştu

Nobelli matematikçi John Nash kongre için geldiği İstanbul Bilgi Üniversitesi’nde bir de üstün zekâlı çocuklarla buluştu. İstanbul Bilgi Üniversitesi, Bilgi Eğitim ve Kültür Vakfı, Üstün Zekalılar Eğitim Merkezi işbirliği ile üniversitenin Santral Kapsüsü’nde düzenlenen ‘üstün zekalı çocuklar’ yaz okulundaki çocuklarla buluşan Nash, çocuklarla birlikte fotoğraf çektirdi.

Genel ve yarı katılımlı oturumların ardından tüm Nobel ödüllü katılımcıların katıldığı Nobel Paneli ile devam eden kongrenin bilimsel programı, zengin bir sosyal program ile pekiştirilerek katılımcıların beş gün boyunca hem bilimsel faaliyetlerini gerçekleştirmeleri hem de İstanbul’u ve Türkiye’yi yakından tanımaları ile sonuçlandı.

Oyun teorisi nedir?

Oyun teorisi, hem rekabetçi hem de işbirlikçi ortamlarda stratejik etkileşim alanları konusunda çalışıyor. Başlangıçta uygulamalı matematik dalında zorlu bir alan olarak geliştirilen Oyun Teorisi, geçen yüzyılın ikinci yarısı itibari ile ekonomi için de esaslı bir araç haline gelmiş; günümüzde bilgisayar bilimi, siyaset bilimi, yönetim bilimi, sosyoloji, nörolojik bilimler, felsefe ve biyoloji gibi çeşitli alanlarda uygulanıyor. Oyun teorisi sahasındaki araştırmaları, eğitim ve uygulamaları desteklemek için 1999 yılında kurulan Oyun Teorisi Cemiyeti, her dört senede bir uluslararası ve geniş katılımlı bir kongre düzenliyor. Bir önceki kongre 2008 yılında Amerika’da Northwestern Üniversitesi’nde düzenlenmişti.

John Nash’in hayatı: Akıl Oyunları filmi

Yönetmenliğini Ron Howard’ın yaptığı John Nash’in hayatının anlatıldığı film Akıl Oyunları (A Beautiful Mind) 2002 yılında en iyi yönetmen ve en iyi film dahil 4 Oscar almıştı. Başrolünü Russel Crowe’un oynadığı filmin konusu şöyleydi: John Forbes Nash Jr., genç yaşında geliştirdiği kuramlarla matematik dünyasının bir numaralı ismi haline gelir. Fakat kısa süre içerisinde bencilliği ve kendine olan aşırı güveni sonucunda oluşan kişisel problemleri ile baş edemez duruma düşer. Dahilik ile delilik arasındaki ince çizgide, delilik tarafına doğru sürüklenir. Uzun süre şizofreni ile mücadele eden matematikçi, yıllar sonra adeta yeniden doğarak Nobel ödülünü almayı başarır.

John Nash kimdir?

John Forbes Nash, 13 Haziran 1928’de Batı Virginia, Amerika’da dünyaya geldi. Oğluyla aynı adı taşıyan baba John Nash, Teksas A&M Üniversitesi mezunu bir elektrik mühendisi, annesi Margaret Virginia Martin ise bir Latince ve İngilizce öğretmeniydi, Batı Virginia Üniversitesi mezunuydu. 16 Kasım 1930’da kız kardeşi Martha doğdu. İlkokuldan önce anaokuluna kaydolan Nash, henüz çocukken Compton’s Picture Encyclopedia adlı resimli ansiklopediyi okuyor ve birçok şey öğreniyordu. Time Dergisi de ilgisini çekiyordu. Mutlu bir çocukluk geçirdi. 12 yaşındayken evde kendi kendine deneyler yapmaya başladı. O zamanlarda da insanlarla çalışmayı değil, kendi kendine olmayı sevdiği belliydi. Kız kardeşi normal bir çocuktu ancak Nash diğer çocuklardan çok farklıydı, onların oyunları, şakaları Nash’e garip geliyordu, kısa sürede kendini herkesten soyutlamıştı. Annesi ve babası, Nash’in kitap merakını gördükleri için ona bir yetişkin gibi davranmaya, eğitimini teşvik etmeye başladılar. Nash’in matematik sevdasını ortaya çıkaran eser, lise yıllarında okuduğu, E.T. Bell’in “Men of Mathematics” adlı kitabı oldu. Lisede okuduğu sırada Bluefield College adlı üniversiteden dersler almaya başladı. Liseyi bitirdikten sonra Westinghouse bursuyla Carnegie Institute of Technology adlı üniversiteye kaydoldu, bölümü ise kimya mühendisliğiydi. Ancak Nash bu bölümden ayrılarak kimya bölümüne, daha sonra da matematiğe geçti. 1948 yılında hem lisans, hem de master derecesini aldı. Mezun olduktan sonra bir donanma projesi üzerinde çalışmaya başladı. Nash bir süre sonra “Denkleştirme Kuramı” üzerine çalışmak amacıyla Princeton Üniversitesi’ne gitti. Hem Princeton’dan hem de Harvard Üniversitesi’nden teklif gelmişti ancak ailesinin yaşadığı yer olan Bluefield’a yakınlığı ve akademisyenlerinin Nash’e gösterdiği ilgi sayesinde, Princeton’a gitmeyi tercih etti. 1950 yılında doktorasını buradan aldı. Doktora tezi, daha sonra “Nash Dengesi” adını taşıyacak olan, “Oyun Teorisi”nin en önemli parçalarından olan bir çalışmaydı. Bu çalışması 3 makaleyi beraberinde getirdi; “Equilibrium Points in N-person Games” (1950), “The Bargaining Problem” (1950) ve “Two-person Cooperative Games” (1953). Ayrıca cebirsel geometri alanında önemli çalışmalar yaptı. 1951’de Massachusetts Institute of Technology’de (MIT) öğretmenlik yapmaya başladı. 1959’da bu görevinden istifa etti. 1998 tarihli John Nash biyografisi “A Beautiful Mind”, Nash’in homoseksüel ilişkilerinden bahsediyordu. Üniversite yıllarından itibaren bunu saklamamıştı ve çevresi tarafından hor görülmemişti. Kitabın yazarı, Nash’in üniversitedeki erkek arkadaşlarıyla toplantı odasında öpüştüklerini ve bu tip davranışlardan çekinmediğini anlatıyordu. Ancak üniversite sonrası devlet işlerinde çalışırken bu durumu kabul görmemişti, hatta “uygunsuz davranış” nedeniyle tutuklanmış ve işinden kovulmuştu. Eşi Alicia’yla yapılan bir röportajda Alicia, Nash’in homoseksüel ya da biseksüel olmadığını söylemişti ancak Nash bunu hiçbir zaman açık bir şekilde reddetmedi. Nash, 1958 yılında şizorfeni belirtileri göstermeye başladı. Ancak Princeton’da geçirdiği 4 yıl boyunca (1945-1949) kayıtlarda yalnız yaşadığı görünse de, bir oda arkadaşının olduğunu düşünüyordu. 1959 yılında yatırıldığı hastanede kendine güvensizlik, depresyon ve paranoyak şizofreni tanıları kondu. Paris ve Cenevre’de bir süre yaşadıktan sonra 1960’ta Princeton’a geri döndü, 1970’e kadar birçok kez hastaneye yattı. Bu yıllarda ilaç tedavisini kesmeye karar verdi. Biyografisinin yazarı Sylvia Nasar’a göre yavaş yavaş iyileşmeye başladı, bu süreçte eşi de ona büyük destek verdi. Nash, çalışmalarının karşılığını almaya 1978 yılında başladı. Bu yıl “John Von Neumann Teori Ödülü”nü, 1994’te ekonomi dalında Nobel Ödülü’nü, 1999’da “Leroy P. Steele Ödülü”nü aldı. 2001 yapımı “A Beautiful Mind” (Akıl Oyunları) adlı film, John Nash’in hayatından esinlenilerek yapıldı ve film 4 Akademi Ödülü kazandı. Senaryo, aynı adlı biyografi üzerine yazılmıştı. Ancak bu biyografi ve Nash’in gerçek hayatı arasında örtüşmezlikler vardı. Massachusetts Institute of Technology’de, El Salvador’lu bir fizik öğrencisi olan Alicia Lopez-Harrison de Lardé ile tanıştı. İkili Şubat 1957’de evlendi. 1959 yılında eşi Nash’i şizofreni tedavisi için akıl hastanesine yatırdı. Bu olaydan hemen sonra oğulları John Charles Martin dünyaya geldi ancak 1 yıl kadar ismi konulmadı çünkü Alicia, eşinin de bu konuda bir fikir vermesini istemişti. John Martin de babası gibi bir matematikçi oldu ve sonraları ona da şizofreni teşhisi kondu. Nash, Eleanor Stier’den 19 Haziran 1953 doğumlu bir çocuğa daha sahipti ancak ne annesiyle ne de çocuğuyla yakın ilgisi oldu. Alicia Lopez-John Nash çifti 1963’te boşandı ve 1970’te tekrar bir araya geldi. Bu tarihten itibaren darılıp barışan çift, kendileri hakkında “aynı çatı altındaki iki yabancı” benzetmesini yapmıştı. Nash 1994’te Nobel Ödülü’nü kazandıktan sonra aralarını düzelttiler ve 1 Haziran 2001’de tekrar evlendiler. Nash, 1945 ve 1996 yılları arasında 23 bilimsel çalışma yayınladı, ayrıca “Essays on Game Theory” (1996) ve “The Essential John Nash” isimli kitapları yazdı. Aynı zamanda “Hex” ve “So Long Sucker” adlı 2 popüler oyunun yaratıcıları arasında. Şu anda Princeton’da matematik üzerine çalışmalar yapıyor.

Powered by Openmedia