İlk lisans öğrencilerini 2014 yılı yazında mezun edecek olan İstanbul Bilgi Üniversitesi Mühendislik Fakültesi, 2013 yılı güz döneminde Elektrik-Elektronik Mühendisliği Yüksek Lisans Programı’nı başlatıyor. Mühendislik Fakültesi ilk yüksek lisans programına, elektrik-elektronik alanında daha fazla uzmanlaşmak isteyenleri bekliyor.
Çağımızın yaşadığı bilişim devriminin temelinde yatan mühendislik alanının elektrik-elektronik mühendisliği olduğu gerçeği, bu alanın önemini ortaya koyuyor. Çünkü, elektrik elektronik mühendisliği, sadece bilişim teknolojileriyle sınırlı bir alan değil. Bunun ötesinde başka pek çok teknoloji ve bilim dallarıyla da yakından ilintili. Elektrik-elektronik mühendisliği hem tarihi açıdan çok eskilere gidiyor hem de günümüz teknolojisinin en ön saflarında yer alıyor. 19. yüzyılın başlarında Ohm, Faraday ve Maxwell’in ve onların yanı sıra daha pek çok bilim insanının öncülüğünde modern şeklini almaya başlayan elektrik-elektronik mühendisliği, 20. yüzyılın ortasına dek pek çok icat ve teknik gelişmeye imza attı.
Mesela elektrik ampulü, telefon, radyo, televizyon, elektrik motoru, radar vs. Sonraları özellikle 2. Dünya Savaşı’nın akabinde, 1940’lı yılların sonuna doğru gerçekleşen iki olay kilit niteliğinde oldu. Bir taraftan transistorun icadı diğer taraftan ise bilişim kuramının adeta sıfırdan başlayarak yaratılması. Bu çifte gelişme, hem bilgisayar hem de iletişim teknolojisini başlattı ve böylece tarihte benzeri az görülmüş ve halen tüm hızıyla sürmekte olan bir teknolojik devrimi tetikledi.
İşte bu devrimin ortaya çıkışını mümkün kılan elektrik-elektronik mühendisliği oldu. Bu yüzden bu mühendislik alanının önemi, günümüzde de tüm hızıyla devam ediyor. Pek çok teknoloji, örneğin tüm devre fabrikasyonu, MEMS denilen mikro-elektromekanik sistemler, nanoteknolojilerin bir kısmı, veri iletimi ve cep telefonları, internet ve ağ teknolojisi, ayrıca günümüzde son derece önemli olan yarıiletken ya da manyetik bellek teknolojisi, bilgisayarlar, mikroişlemciler vs temelde elektrik ve elektronik mühendisliğine dayanıyor.
Çok zengin başlı başına bir alan
Geçmişte, teknoloji, sosyal ilerleme ve kalkınmada önemli payı olan elektrik-elektronik mühendisliğinin yaşadığımız şu son 20-25 yılı da şekillendirmeyi başardığını düşünen İstanbul Bilgi Üniversitesi Elektrik Elektronik Mühendisliği Yüksek Lisans Programı Koordinatörü Prof. Dr. Sedat Ölçer, “İlginçtir, bunu yaparken, kendini de aynı zamanda adeta tekrar tanımladı. Şunu demek istiyorum. Elektrik-elektronik mühendisliği başlığı altında yer alan pek çok alt disiplin o kadar önem kazanmaya başladı ki artık her biri başlı başına bir uzmanlık dalına dönüştü. Mesela telekomünikasyon, bilgisayar bilimleri, bilişim bilimleri, bilgisayar ağları, nanoteknolojiler ya da bellek teknolojileri söylediklerime örnektir aslında” diyor.
Günümüzde elektrik-elektronik mühendisliğinin çok zengin, çok başlı ve çok yönlü bir alan olduğunu dile getiren Prof. Ölçer, bunun yanı sıra, “disiplinler arası disiplinler”in de ortaya çıktığını söylüyor. Bunun güzel bir örneğinin, elektrik-elektronik mühendisliğinin biyoloji bilimiyle el ele vermesi olduğunu belirten Ölçer’e göre, günümüzde “karma” diye nitelendirebileceğimiz bu alanda çalışan pek çok elektrik-elektronik mühendisi var. Ölçer “Genomik veya proteomik için sinyal işleme” alanlarında faaliyet gösteren elektrik-elektronik mühendislerinin bunun somut örneği olduğunu ifade ediyor.
Ülkemizde mühendislik eğitimi
Ülkemizde bir mühendislik fakültesine sahip olan her saygın üniversitede bir elektrik-elektronik mühendisliği bölümü mevcut. Bu durum da bu tip mühendisliğin çağımızdaki öneminden kaynaklanıyor. Bu konuda bir noktayı vurgulamakta fayda olduğunu düşünen Prof. Ölçer, şöyle konuşuyor: “Günümüzde elektrik-elektronik mühendisliğini çok genel olarak iki gruba ayırabiliriz. Birinci grup altında eskiden “yüksek akım” denilen alt disiplinleri toplayabiliriz, bunlar örneğin elektrik üretimi, elektrik enerjisinin elektrik telleriyle taşınıp dağıtılması, alternatif akım ya da doğru akım elektrik motorları vs. Diğer grup altında ise, “düşük akım” konularını sıralamak mümkün, yani bir bakıma elektroniğe yakın olan konular bunlar, örneğin elektronik devreler, tümleşik devreler, haberleşme elektroniği, mikro-işlemciler, sayısal sinyal işlemcileri vs. Günümüzde, daha geleneksel diyebileceğimiz elektrik mühendisliği dallarını içeren birinci gruba ait konularda eğitim veren üniversiteler tabii ki hâlâ var fakat sayıları azaldı. Benzer eğilimi başka pek çok ülkede görmek mümkün. Bu alandaki güncel üniversite eğitim ve araştırmaları, BİLGİ’de olduğu gibi ağırlıklı olarak elektroniğe yakın konular etrafında yoğunlaşıyor.”
BİLGİ’de alanla ilgili ilk YLP
BİLGİ Mühendislik Fakültesi, bu güz döneminde Elektrik-Elektronik Mühendisliği Yüksek Lisans Programı’nı eğitime açıyor. Fakülte ilk yüksek lisans öğrencilerini, önümüzdeki dönemde kabul edecek. “Bunun başlıca nedeni Mühendislik Fakültesi’nin henüz genç bir fakülte olması” diyen Prof. Ölçer, ilk lisans öğrencilerini, 2014 yazında mezun edeceklerini açıklıyor. Ölçer, bu yüzden bir Elektrik-Elektronik Mühendisliği Yüksek Lisans Programı’nın açılmasının fakültenin büyüme stratejisiyle uygun bir şekilde yürütülmek istendiğini vurguluyor.
Böyle bir yüksek lisans programına çok ihtiyaç olduğunu gördüklerini, bu ihtiyaca öğrenciler, sanayi ve diğer eğitim kuruluşları ile temaslarında sıkça tanıklık ettiklerini söyleyen Prof. Dr. Sedat Ölçer, yüksek lisans programının esas amacını, “Temel lisans eğitimlerinin bir devamı olarak öğrencilerimizin elektrik-elektronik alanında daha fazla uzmanlaşmalarını, meslekteki en son gelişmelerden haberdar olup güncel konularda bilgi sahibi olmalarını sağlayabilmek. Dolayısıyla öğrencilerimizi gitgide daha rekabetçi ve hep daha fazla uzmanlaşma gerektiren günümüz iş ortamına en iyi şekilde hazırlamak” diye açıklıyor.
Elektrik-Elektronik mühendisliği alanında bir yüksek lisans yapmanın başlıca nedeninin, sürekli değişen, gelişen ve yeniliklere tanıklık edilen bir alanda en son gelişmeleri yakalamak olduğunu düşünen Ölçer, bu eğitimi lisans düzeyinde elektrik-elektronikte ya da buna yakın bir konuda temel mühendislik eğitimi almış olan ve elektrik-elektronik mühendisliğinde bilgi birikimini artırıp uzmanlaşma ihtiyacını hisseden herkesin alabileceğini dile getiriyor.
Ölçer konuyla ilgili şunları söylüyor: “Programımız, lisans eğitimlerini yeni bitirmiş ve öğrenimlerine ara vermeksizin devam etmek isteyenler ile sanayide bir süre çalışmış ama öğrenime geri dönme ihtiyacını hissedenleri bir çatı altında toplayacak. Yüksek lisans programımız, öğrencilerin elektrik-elektronik mühendisliği alanında bir üst bilgi kademesine yükselmelerini sağlayacak. Öğrencilerin bir kısmı yüksek mesleki yeteneklerle donatılmış olarak iş dünyasına girecek ya da geri dönecek, diğer kısmıysa akademik kariyerleri için hazırlanmış olacak. Yüksek lisans programımızın, teknik yönetime doğru yönelmek isteyenler için de iyi bir basamak olduğunu düşünüyorum.”
Üç ayrı dalda uzmanlaşma
İlgi duyan öğrencilerin bölümün internet sayfasına girip derslerin içeriği hakkında ayrıntılı bilgi almalarını tavsiye eden Ölçer, dersler hakkında genel olarak şu bilgileri veriyor: “Elektrik-elektronik mühendisliği alanı, sadece elektrik-elektronik cihaz veya devrelerini kapsamıyor, günümüzde artık pek çok disiplinin altyapısını oluşturan bir mühendislik alanı konumunda. Dolayısıyla programımızın içeriğini tanımlarken, bu çok yönlülüğü de yansıtmak istedik. Bu yüzden, yüksek lisans programımız, öğrencilerimize üç ayrı dalda uzmanlaşma olanağı sağlamaktadır. Bunların ilki elektronik, ikincisi kontrol sistemleri ve üçüncüsü de komünikasyondur. Bu üç dalı seçmemizin nedeni, gönümüzde sahip oldukları önemden kaynaklanıyor.”
Program, zorunlu dersler ve seçimlik derslerden oluşuyor, ayrıca öğrenciler laboratuvarlardan da faydalanabilecek. Elektronik dalına yönelmek isteyen öğrenciler, İleri VLSI Tasarımı, Mikro-Elektro Mekanik Sistemlere Giriş, Telekomünikasyon Elektroniği, Mikro-Üretim Teknikleri veya Fotonik Mikrosistemler derslerini seçebilecek. Benzer şekilde Kontrol Sistemleri’ne ilgi duyan bir öğrenci, Dinamik Sistemlerin Sayısal Kontrolü, Dayanıklı Kontrol Sistemleri, Uyarlamalı Kontrol, Robotik Sistemleri veya Doğrusal Olmayan Sistemlerin Kontrolü başlıklı dersleri alabilecek. Eğer öğrenci Komünikasyon ve Haberleşme konularına ilgi duyuyorsa o vakit ders paleti içinde Sayısal Telsiz İletişim, Kodlama Teorisine Giriş, Bilişim Kuramı, Ağ Güvenliği ve Kriptografi veya Duyarga Ağları gibi dersleri bulacak.
Derslerde hem teoriye hem de pratik uygulamaya önem vereceklerini söyleyen Prof. Ölçer, bunun kendileri için çok önemli bir husus olduğunu vurguluyor. “Çünkü sonuçta bizler mühendisiz ve pratik uygulamaya dönüştürülmeyen teorik bilginin faydasız kaldığını düşünüyoruz” diye konuşan Ölçer, eğer üniversite düzeyinde mühendis yetiştireceklerse, soyut düşünebilme becerisine sahip kişiler yetiştirmeleri gerektiğini, dolayısıyla teoriyi de göz ardı edemeyeceklerini ifade ediyor.
Program, tezli bir program
Elektrik-Elektronik Mühendisliği Yüksek Lisans Programı, tezli bir program. Öğrencilerin programı tamamlayabilmeleri için bir tez çalışması yapmaları gerekiyor. Tez çalışması, toplam dört dönem süren programın son iki döneminde yapılacak. Öğrencilerin tez danışmanları ile birlikte tanımladıkları spesifik bir konu üzerine yoğunlaşan bir araştırma çalışması yapmaları gerekecek. Çalışmaların her birinin bir ya da birden fazla bilimsel makaleye yol açmasını istediklerini vurgulayan Prof. Ölçer, “Bu demek oluyor ki çalışmaların bir katma değeri olmasını bekliyoruz. Her öğrenci, tez çalışmasını, yazdığı bir tez raporu kapsamında özetleyip sunacak” diyor.
Program Fen Bilimleri Enstitüsü’ne bağlı ama dersler Mühendislik Fakültesi Elektrik-Elektronik Bölümü’nün öğretim üyeleri tarafından verilecek. Araştırma görevlileri ile birlikte programda, Elektrik-Elektronik Bölümü Başkanı Prof. Dr. Ahmet Denker, Prof. Dr. Alpaslan Parlakçı, Yrd. Doç. Dr. Dağhan Gökdel ve Prof. Dr. Sedat Ölçer ders verecek. Ayrıca programa Eylül ayında bir Yrd. Doç. Dr. hoca daha katılacak.
Bu sonbahar açılacak programın kayıtları henüz başlamasa da Eylül ayı başında mülakatların başlayacağını açıklayan programın koordinatörü Prof. Ölçer, şimdiden programa büyük bir ilgi olduğuna dikkat çekiyor. Programa başvuran öğrencilerin ilk önce elektrik-elektronik mühendisliği ya da buna yakın bir alanda bir lisans diplomasına ve 2.5 (100 üzerinden 75) veya üstü bir lisans genel not ortalamasına sahip olmaları gerektiğinin altını çizen Ölçer, bunun yanı sıra 65 veya üstü ALES puanına ya da en az 610 GRE puana sahip olmaları koşulunun da olduğunu belirtiyor.
Bir de derslerin tümü İngilizce yapılacağı için İngilizcenin yeterli düzeyde olması şartı aranıyor. Bu yüzden YDS’den en az 80, veya BİLGİ English Test’inden en az 70 veya TOEFL iBT’den (Internet-Based Test) eşdeğer bir puan almış olmaları gerekiyor. Ayrıca her yüksek lisans öğrencisi adayından iki adet referans mektubu istediklerini de sözlerine ekleyen Prof. Ölçer, son olarak adayların bir “niyet mektubu” sunmalarını istediklerini, böyle bir mektubun kendilerini daha iyi tanımalarına imkân vereceği gibi hedeflerinin neler olduğunu daha net bir şekilde ifade edebilme olanağı sağlayacağını düşünüyor. Ölçer, burs imkânlarının da olduğunu ekliyor.
Yurtdışı bağlantılar için çalışılıyor
Programın henüz ilk aşamasında oldukları için uluslararası işbirlikleri doğrultusunda kesinleşmiş bir durum olmadığını ancak bu hususun çok önemli olduğunu dile getiren Ölçer, özellikle tez çalışmaları bağlamında Türkiye dışından üniversiteler ya da araştırma kuruluşları ile işbirliği yapacaklarını açıklıyor. Programın sağladığı pek çok avantaj olduğunu düşünen Ölçer, bu konuda ise şunları söylüyor: “Daha geniş bir bilgiye sahip olmak, mesleki açıdan güncel kalabilmek, kariyerinizde iş seçeneklerini ve ilerleme fırsatlarını artırmak, yaptığınız işte daha rekabetçi olmak, daha yüksek bir kazanç sağlamak ve belki de işsizliğe karşı kendinizi daha fazla güvence altına alabilmek gibi konulardan bahsedebiliriz, tabii ki herkes sıralamayı kendi önceliklerine göre yapabilir. Bahsettiğim avantajları elde etmek adına, özellikle BİLGİ’de sunulan, teori ve uygulama kefelerini dengede tutmayı bilen bir Elektrik-Elektronik Mühendisliği Yüksek Lisans Programı’nın iyi bir seçim olduğu kanısındayım. Sonuçta, yüksek lisans unvanına sahip olmanın bir piyasa değeri vardır ayrıca doktoraya ve akademik kariyere yelken açmış kişilerin uğramaları gereken bir limandır bu.”
KUTU
“Programımız iyi tasarlanmış bir programı”
Sadece yüksek lisans programı yapmak isteyenler değil meslek seçimi yapmak durumunda olan öğrencilere seslenmek isteyen Prof. Dr. Sedat Ölçer, “Elektrik-elektronik mühendisliği heyecan verici bir alan ve bir meslektir. Düşünün, elektrik ve elektronikte yapılmış çok sayıda icat ve tasarım insan hayatını kökten değiştirdi. Elektrik güç üretimi ve dağıtımı, radyo ve televizyon, telli ve telsiz komünikasyon, tümleşik devre elektroniği, bilgisayarlar, sağlık sistemleri, MR ya da bilgisayarlı tomografi gibi görüntüleme cihazları, cep telefonları, listeyi çoğaltmamız mümkün. Günümüzde İnternet tabanlı bilişim teknolojisini her yerde görebiliyoruz. Neredeyse her alet ve her ürün, araba, buzdolabı, telefon ya da tıbbi cihaz olsun, hepsi sinyal işleme algoritmaları kullanmakta ve bir komünikasyon ağına bağlı. İnternet güvenliği, fotonik, nanoteknolojiler, kuantum hesaplama, biyomedikal uygulamalar, komünikayson, bilgisayar mimarisi, tüm bu uzmanlık dallarının temelinde elektrik-elektronik mühendisliği yatıyor. Elektrik-elektronik mühendisliği tekniklerini uygulayarak başka disiplinlerde karşımıza çıkan problemleri de ele alıp çözmemiz mümkün.
Dolayısıyla elektrik-elektronik mühendisliğinde yapılan bir yüksek lisansın çok değerli bir yatırım olduğunu düşünüyorum. İyi tasarlanmış bir yüksek lisans programının öğrencileri sadece teknik bilgilerle donatması yeterli olduğunu sanmıyorum, bunun ötesinde merak uyandıran, düşünmeye zorlayan ve daha geniş anlamda kültürel olarak da zenginleştirici olması gerektiği kanısındayım. İşte bizler İstanbul Bilgi Üniversitesi Elektrik-Elektronik Yüksek Lisans Programı’nda aynen bunu yapmayı hedefledik” diyor.
FOTO ALTI
Elektrik Elektronik Mühendisliği Yüksek Lisans Programı Koordinatörü Prof. Dr. Sedat Ölçer