REKLAMCILAR: Ajans tozu yutarak reklamcı oldu

Selim Ünlüsoy / Reklamcılık 2008 / Markom Leo Burnett Sanat Yönetmeni

Üniversite boyunca Lowe İstanbul’da yaptiği süresiz staj ile bol ajans tozu yuttu. Bugün ise Turkcell reklamlarina imza atiyor; Cannes’dan, New York’a festivallerde ödül kovaliyor.

Lise ikinci sınıftayken öğrenci değişim programı AFS kapsamında Amerika’ya giden Selim Ünlüsoy, burada yaklaşık bir buçuk yıl okuduktan sonra Türkiye’ye dönerek liseyi bitirir. 2004 yılında Bilgi’de reklamcılık okumaya başlayan Selim, daha birinci sınıfın ilk dönemini bitirdiğinde AFS’den bir tanıdığı onun reklamcılık okuduğunu duyar ve kendisini staja çağırır. Hiç planlamadan staj yapmaya başlayan Selim, haftada 3 tam gün staja gider ve bunun için de ister istemez okulu kırar. Dönem dönem ara verse de yaklaşık 4 yıl staj yapan Selim, aslında bunun ne kadar doğru olduğunun tartışılabileceğini ancak sonuçta yapılan tercihler ve getirdiklerinin bunu belirleyeceğini düşünüyor.

Lowe İstanbul’da başladığı bu staj devam ederken zamanla okula ayırdığı zaman azalır, işler ve sorumluluklar daha da artar. Lowe ailesinde geçirdiği dört sene boyunca birçok işe imza atan Selim’in yaptığı bu işlerin başında sunum board’u hazırlamak gelir. Birçok stajyer için “angarya” gibi görülen bu board’ları hazırlarken aslında reklamcılık ile ilgili birçok şeyi öğrenir.

Kariyerine Bahadırhan Pek$en yön verdi

Lowe İstanbul’da okulun ilk yılında başlayan ve dört yıl süren staj sonunda biter. Okuldan mezun olunca burada kadroya alınan ve “Asistant Art Director” göreviyle profesyonel iş hayatına atılan Selim, “Assistant Art Director” yazan ilk kartını hala saklıyor. “İlk işim, çok özel benim için” diyerek işine duyduğu sevgiyi anlatan Selim’in profesyonel iş hayatı, simdiki ortaginin hayatına girmesi ile şekillenir. Bu adam Bahadırhan Pek$en’dir. Lowe İstanbul’da altı ay birlikte çalışan Selim ve Bahadırhan, bu dönem ödüllü işlere imza atar. “Sağda solda, baktığınız her yerde adımı tek başına göremezsiniz, yanımda hep Bahadırhan vardır” diyerek Bahadırhan’ın hayatındaki rolünü anlatan Selim, fotoğraf çektirirken de yazısını yazarken de onunla birlikte… Lowe’de çalıştıkları dönem, Türkiye’de Cannes Young Lions’ta birinci olan bir işin Bahadırhan’la birlikte yaptıkları ilk iş olduğunu söyleyen Selim, burada birincilik alarak yine Cannes’da ikincilik ödülü alan işlerinin de birlikte yaptıkları ikinci işleri olduğunu belirtiyor ve ekliyor: “Olan guzeldir”.

2009’un sonlarında Bahadırhan’la birlikte Lowe’dan ayrılan Selim, DDB&Co.’ya geçer. Orada da zevkle çalıştığını, müthiş insanlarla tanıştığını vurgulayan Selim, bu dönemde de Cannes’da, Golden Drum’da, New York Festivals’ta, Kristal Elma’da güzel ödüller alır. “Fakat yine yerimizde duramadık” diyen Selim bu yılın başında yine Bahadırhan’la birlikte,  girişinde elmalar olan, yıldızlara uzanan bir dükkana (ajansa) geçer: Leo Burnett.

Turkcell reklamlarına imza atıyor

Leo Burnett’te sanat yönetmeni olarak göreve başlayan Selim Ünlüsoy, bugün Bahadırhan ve diğer ekip arkadaşları ile birlikte sadece Turkcell’in reklam işlerini yapıyor. Yaklaşık altı aydır burada çalışmasına rağmen varolan Kristal Elma ödüllerine çok kısa bir süre önce üç tane daha ekleyen Selim, bir de bu yıl Cannes’dan ödül alır. Kısa bir sürede bu kadar ödül almasına, “Girişteki elmalar uğurlu geldi sanırım” diyerek esprili bir şekilde açıklık getiren Selim, oldukça keyifli ve heyecanlı.

Leo Burnett’te; IsTcell, gnctrkcll ve Turkcell için ozel projeler de yaptıklarını söyleyen Selim, ajans dışında da arkadaslarinin projelerinin kurum kimliklerini tasarlamaya bayiliyor.

Fakat Selim’in yapmak istediği ancak henüz hayata geçiremediği bir projesi daha var. Selim çok istediği halde ‘doğru dürüst’ bir yazı karakteri tasarlamayamamaktan dertli. Yıllardır aklında olmasına rağmen bir türlü cesaret edemediği bu projesi ile ilgili “Tipografistler çok saygı duyulması gereken insanlar. Her harf ayrı bir tasarım, fakat hepsi yan yana aynı dili konuşuyor. Bakalım olur da birgün cesaret edersem size de haber veririm kesin” diyor.

Zamansızlıktan hobiler hap şeklinde

Selim, iş dışındaki hayatında zamanı kısıtlı olduğu için hobilerine çok vakit ayıramıyor. Bunun için, “Hobilerimi bile hap şeklinde almak zorunda kalıyorum” diyen Selim’in en büyük hobisi ‘durmak’. Bunu da istediği kadar yapamamaktan şikayetçi. “Şu küçük hayatlarımızda her an birşeyler yaptığımızda daha iyi ve dolu yaşadığımızı düşünsek de bazen durabiliyor olmak büyük bir lüks bence” diyen Selim, bunun dışında tenis oynuyor. Kitap okumayı hiç sevmemiş. Aynı şarkıyı günlerce arka arkaya dinlemeyi seviyor. Ufak tefek teknolojik aletler almayı da çok seviyor. Olur olmaz yerlere gitmeyi, sevdikleri aklındayken yalnız olmayı, gördüğü her gözlüğü takıp denemeyi de…

Powered by Openmedia