İlk STK deneyimi çocukluğuna dayanıyor

BİLGİ Televizyon Gazeteciliği’nden mezun olan Ezgi Göksu’nun ilk sivil toplum deneyimi çocukluk yıllarına dayanıyor. Sosyal bir ailede büyüyen Göksu, anne babasıyla beraber çeşitli STK’larda yer almış ve üniversite yıllarında Greenpeace aktivistleri arasına katılmış. 

Lisans eğitimini Televizyon Gazeteciliği, Yüksek Lisansımı ise Sinema Televizyon bölümünde tamamlayan Ezgi Göksu, ilk iş deneyimim Greenpeace’in “Yüzyüze Projesi”yle başlamış. Üniversitedeyken gönüllü olarak Greenpeace’te çalışan Göksu, sonraki dönemlerde “Yüzyüze” projesinde yer almış ve Greenpeace’in daha çok tanınmasını için pek çok insanla bilgi paylaşımında bulunmuş. İlk parasını bu işle kazanan Göksu, o günleri anımsayınca “Yaptığım iş şimdilerde İstiklal’de gördüklerinizin temeliydi” diyor.

Göksu, Şu anda Katadrom bünyesinde yer alan Edirne Film Festivali Ulusal Program Koordinatörü olarak çalışıyor.

 

Özellikle Ethem Özgüven’e teşekkür ediyor

Göksu, yetkin akademik kadrosu ve merkezi konumu sebebiyle BİLGİ’yi tercih ettiğini söylüyor. Sivil toplum sektöründeki işlerin genellikle sosyal çevre üzerinden ilerlediğini belirten Göksu,”İK siteleri üzerinden iş bulma durumu çok nadir oluyor, bu nedenle okulun bu anlamda bir etkisi olduğunu düşünmüyorum. Ama üniversitede okurken yer aldığım projeler ve tanıştığım insanların geldiğim noktada mutlaka bir payı var. Özellikle de İletişim Fakültesi’nden Ethem Özgüven’e teşekkür etmem gerekir” ifadelerini kullanıyor.

Çok sosyal bir ailede büyüyen Göksu; kültür sanatla iç içe bir ailede büyümüş. İlk STK gönüllüğü çocukluğuna dayanan Göksu, o yılları şöyle anlatıyor: “Annem ve babam nereye giderlerse gitsin beni de yanlarında götürdüler. Böylelikle de küçük yaşlardan beri çeşitli STK’larda gönüllü çalışma deneyimim olmuş oldu. Aslında üzerine düşünülerek verilmiş bir karar denemez buna. Gündemi kar ile belirlenmeyen yerlerde sanırım kendimi daha rahat hissediyorum. Bu görüşün aksi bir yerde çalışırsam, işimi inanarak yapmadığım mutsuz oluyorum. Bu, bir noktadan sonra çalıştığım iş yerine de haksızlık oluyor.”

 

“Kurumsallaşma, gönüllük ruhunu kaybettirmemeli”

“STK, vakıf gibi kuruluşlarda çalışırken gönüllülük esasına göre çalışabilmenin büyük bir lüks olduğunu düşüyorum” diyor Göksu ve kurumsallaşma süreçlerine giren kuruluşların, gönüllülük ruhunu kaybetmemesi gerektiğine inanıyor. Gönüllülük ruhunun kaybolması durumunda, insanların tüketildiğini ifade ediyor.

 

En çok “zaman” duygusunu özlüyor

Üniversite yıllarını hayatının en güzel dönemlerinden biri olarak hatırlıyor Göksu. Tuna Erdem ve Selim Eyüboğlu’ndan aldığı dersleri hiç unutmuyor ve bu derslerden çok keyif aldığını belirtiyor. Öğrencilik hayatına dair en çok zamanı özlüyor ve bunu şu ifadeyle anlatıyor: “Zamana sahip olmak, zamanımın kontrolünün bana ait olması…”

 

Anime ve Uzak Doğu filmleri izliyor

Hobilerini sorduğumuz Göksu’dan ilginç bir cevap geliyor: “İnsanların sosyal aktivite olarak yaptıkları şeyler, (sergi gezmek, tiyatroya, konsere gitmek vs..) genel olarak benim işim olduğu ve yoğun tempolarda çalıştığımız için (eşimde aynı sektörde çalışıyor), işten arta kalan zamanlarda evimde, kedilerim kucağımda, eşimle bol bol anime, süper kahraman ve Uzak Doğu filmleri seyrederek, kitap okuyarak vakit geçirmeyi tercih ediyorum. Mümkün olduğunca da ailemi ve arkadaşlarımı görmeye çalışıyorum.”

 

Üniversitedeki favori mekânınız: Ferdane

Favori hocanız: Prof. Dr. Nabi Avcı

En son okuduğunuz kitap: Haruki Murakami “Renksiz Tsukuru Tazaki’nin Hac Yılları”

En son izlediğiniz film: Ant-Man

En son gittiğiniz şehir: Muğla

Powered by Openmedia