On yıllık emeklerinin meyvelerini yiyor

2005 yılında BİLGİ Bilgisayarlı Muhasebe Bölümü’nden mezun olan Türkay Saydamer, TRT bünyesinde projeler yürütüyor.

Bilgisayarlı Muhasebe Bölümünü bitiren Türkay, öğrencilik yıllarını Kısa film Atölyesi’nde kısa filmler çekerek geçirdi. Bu filmler onun CNN TÜRK’te ve Dream TV’de çalışmasını sağladı. Ardından da TRT’ye farklı projeler hazırlamaya kadar ilerledi.

“BİLGİ’nin olanaklarından faydalanmak beni mutlu ediyordu”
Öğrencilik yıllarında bazı şeyleri yeni yeni keşfetmeye başladığını anlatan Türkay, “Bölümümle pek alakam yoktu. Ama BİLGİ’nin olanaklarından faydalanmak beni mutlu ediyordu. Kendi derslerim dışında sinema derslerine misafir öğrenci olarak girdiğim olmuştur. Yine sinemaya olan ilgim nedeniyle Dolapdere Kampüsü’nde film gösterimlerine katılırdım. Söyleşilere de çok katıldığım olmuştur. Kuştepe Kampüsü’nde Kısa Film Atölyesi’ne gidiyordum mesela. Hayatımı değiştiren adım da o olmuştur” diyor. Öğrenciyken bir süre Beyoğlu’ndaki sinemada çalışan Türkay, mısır ve dondurma satarken filmleri de önceden seyredebilmenin ve seyirciyi hissedebilmenin kendisi için çok yararlı olduğunu söylüyor.

Medyada çalışmaya, BİLGİ’de okurken yaşadığı bir olay sonucu başladığını da Türkay şöyle anlatıyor: Sinemayla yakından ilgiliydim ve senaryolar yazıp, kısa filmler çekiyordum. Bir hocam vardı. Adı, Ahmet Sönmez. CNN TÜRK’te program yapımcısıydı. O sıralar bir yandan atölyede kısa filmler çekerken CNN TÜRK’te “Kameramla Kampüste” isminde bir kısa film programı başladığını gördüm. Buna göre seçilenler her hafta kısa filmler çekerek yarışacaklardı. Ben de BİLGİ’de böyle bir şey yapabileceğimi düşünüp katıldım ve uzun bir soru cevaplı telefon konuşmalarından sonra Kanal D stüdyolarına davet edildim. Gittiğimde jüride üniversiteden hocam Ahmet Sönmez’in de olduğunu gördüm. Çok şaşırmıştım. Bana, ‘Sana kamerayı verirsek ne yaparsın?” dediklerinde, ‘Müzikaller çekeceğim” dedim. Düşünsenize, BİLGİ’de müzikal çekmek… Bu bir hayaldi. Yapılabilirdi. Ancak bu küçük bir kamera ile olmazdı. Neyse yarışmaya seçildim. Beni sevdiler. Ancak bir hafta sonra hocamdan mail aldım. Öğrencisi olduğumu diğer jüri üyelerine söyleyince torpil gibi görünmesini istememişler. Ancak, aralarında geçen tartışma sonucu, ‘Eğer o kadar yetenekliyse bizim Afiş programında staj yapsın’ demeleri sonucunda ben, CNN TÜRK’te o sıralar Güner Özkul’un sunduğu kültür sanat programı Afiş’te önce stajyer sonra muhabir ve editörlüğe kadar devam ettim. Medyada çalışmaya başlamam bu şekilde oldu.”

2005 yılının başlarında çalışmaya başladığı Afiş Programı’nda iki yıl çalışan Türkay, televizyonda çalışmanın yaratıcılığı öldürdüğüne kanaat getirdikten sonra aynı binada bulunan Dream TV’den editörlük teklifi alır. 2006 sonlarında Dream TV’ye editör olarak geçer ve 6 yıl boyunca editör olarak çalışır. Orada çalışmanın çok eğlenceli olduğunu anlatan Türkay, yinede yapmak istediğinin aslında o olmadığını bildiğini söylüyor. Dream TV’den ayrıldıktan sonra bir yıl çalışmaya ara verip, ardından TTNet bünyesinde Tivibu bölümünde Film Kontrolcüsü olarak işe girer. Daha sonra oradan da ayrılan Türkay, şimdilerde TRT ile çalışmalarını sürdürüyor. Yayınlanacak bazı programların içeriklerini oluşturuyor.

“Hiç tanımadığınız insanlarla bir araya geliyorsunuz”
Televizyon sektöründe olmanın ayrıcalıklarından birinin sahada çalışırken hiç tanımadığınız insanlarla bir araya gelmenin olduğunu belirten Türkay, “Röportajlarda ya da sektör içinde insanlarla fikir alışverişinde bulunmak çok güzel. Ben hep ilgi alanım olan kültür sanatla ilgili işler yaptım. Bu yüzden bir haber yaparken hep mutlu oluyordum. Afiş ve Dream Tv’de yaptığım işler hep ekipçe yaparak, eğlendiğimiz işlerdi. İnsanların çalışma sektörünüz konusunda yorumları hep çok tuhaf oluyor. Mesela ben her bayram akrabalarımın ‘Nerede çalışıyorsun’ sorusuyla ve ‘Televizyonda editörlük yapıyorum’ dediğimde, ‘Yani editörlük derken ne?’ sorusuyla karşılaşıyordum. ‘Televizyon tamircisiyim’ desem belki daha kolay anlaşılacaktır ama mesleğimin medya olduğunu öğrenen kimseye tam olarak ne yaptığımı anlatamadım. Ama havalı duruyordu o ayrı” diyor.

Bu sıralar hayatının en mutlu zamanlarını yaşayan Türkay’ın, bu mutluluğunun arkasında, TRT’nin “Televizyon Filmleri” projesinde “İmkansız Olasılık” senaryosunun çekilmeye hak kazanması, diğer yandan yine TRT Belgesel’e 26 bölümlük bir Likya belgeseli yazması ve geçen aylarda Kültür ve Turizm Bakanlığı’na bağlı Sinema Genel Müdürlüğü’ne yolladığı ilk yönetmenlik desteği için olumlu cevap alması var. Yaklaşık on yıldır medya sektöründe sessizce oluşturduğu birikimlerini meyvesini yiyor.

“Öğrenciyken bile kendime inanıyordum”
Yaptığı işleri yapabilmesinde tutkulu bir insan olmasının ve sevdiği işlerin peşinden gitmesinin önemli payı olduğunu anlatan Türkay, öğrenciyken bile kendine inandığını, bir gün istediklerini yapabileceklerine dair umudunu hiçbir zaman yitirmediğini söylüyor. “Kimseye bilerek kötülük yapmayarak insan ilişkilerimi yürütmemin de faydası olmuştur her zaman” diyor.

Türkay, ayrıca 15 yıldır gitar çalıyor ve vokal yapıyor. Film müzikleri yaptığı bir de grubu var. Türkay’ın gelecek planları arasında ise, sinemada farklı yaklaşımlarda bulunmak istediği projeleri yer alıyor. “BİLGİ’de arka sıralarda oturan çocuk hiç değişmedi benim için. Önce ilk filmimi çekip sonrasında da belki çok abartılı olacak ama Akademi Ödülleri’ne kadar uzanabilmek gibi bir hayalim var. Ulaşamasam bile sonuna kadar denemekten hiçbir zaman vazgeçmeyeceğim hayalim” diyor.

Powered by Openmedia